ÖZET
Amaç:
Bu çalışma Giresun’da ev tozu akarlarının yaygınlığını, bulunan türleri ve epidemiyolojisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür.
Yöntemler:
Bir yıl süreyle aylık olarak ziyaret edilen 15 evden alınan toz örnekleri laktik asit yöntemiyle incelenmiş ve bulunan türlerin teşhisleri ışık mikroskobu ile yapılmıştır.
Bulgular:
Araştırmada 2251 akar saptanmış, bunların 846’sı (%37,6) ev zeminlerinden, 757’si (%33,6) yetişkin yataklarından, 648’i (%28,8) ise çocuk yataklarından elde edilmiştir. Akarların %81,8’i Dermatophagaides pteronyssinus, %0,5’i Dermatophagaides farinae (D. farinae), %0,04’ü Euroglypus maynei (E. maynei), %4,2’si Dermatophagoides spp. nimfi, %0,06’sı Acourus siro, %2,4’ü Glycphagus domesticus, %0,9 Lepidoglyphus destructor, %4,5’i Campunatus arcuatus, %1,4’si Tyrophagus putrescentiae, %1,3 Cheyletus spp. olarak belirlenmiştir. Pyroglyphid türler evlerin tamamında (%100) tespit edilmiş olup, D. pteronyssinus evlerin %100’ünde, Dermatophagoides farinae %5’inde, E. maynei %4’ünde saptanmıştır.
Sonuç:
Giresun’da akarlar yıl boyunca bütün evlerde saptanmış olup örneklerin tamamında tespit edilmiştir. Bahar ve yaz aylarından itibaren daha fazla miktarda tespit edilmiş olmasına karşın sadece sıcaklık ile orta derecede bir ilişki bulunmuştur. Genel olarak Ağustos-Ekim ayları döneminde akar varlığı Ocak-Mart dönemine göre anlamlı şekilde fazla tespit edilmiştir (p<0,05). D. pteronyssinus Mayıs-Ağustos ayları arasında ara katlarda, Eylül-Ekim aylarında ise zemin katlarda fazla tespit edilmiştir (p<0,05). Giresun’un iklim özelliklerinin ev tozu akarlarının gelişip çoğalmasına uygun olduğu ve bu durumun duyarlı kişiler açısından bir risk oluşturabileceği düşünülmektedir.
GİRİŞ
Mikroskobik yapıda olan akarların bir kısmı insan ve hayvanlarda parazitlenmekle birlikte bazı türleri kuru gıda maddeleri veya çeşitli organik materyallerle beslenmektedirler. Ev tozu akarlarının yaşadıkları mikro/makro habitatlar insanların da yaşam alanı olması nedeniyle duyarlı kişiler için önem arz ederler. Akarlara ait protein yapıdaki antijenler, halı, kilim, mobilya yastık, yorgan, çarşaf ve tüylü oyuncak gibi çeşitli eşyalara nüfuz edebilmektedir. Ortama karışan ve havada bir süre asılı kalabilen bu partiküller solunum yolu ile vücuda alınabilir. Ayrıca deri, mukoza ve sindirim sistemiyle de alınabilmekte, buna bağlı olarak atopik dermatit, konjonktivit, alerjik rinit, astım gibi hastalıkların gelişimini de tetikleyebilmektedir (1,2).
Polonya’da ev tozu örneklerinin %56’sı akar yönünden pozitif bulunmuş (3), İspanya’da bu oran %99,4 olarak bildirilmiştir (4). Benzer şekilde İsrail’de de toz numunelerinin %97’sinin pozitif olduğu ifade edilmiştir (5).
Ülkemizde Kalpaklıoğlu ve ark. (6) Akdeniz Bölgesi genelinde akarların %48,4 oranında olduğunu bildirmişlerdir. Ankara’da (7) %41, Sivas’ta (8) %18, Eskişehir’de (9) %16,7 oranında bulunduğu ifade edilmiştir. Afyon’da %27,5, Uşak’ta %19,6, Denizli’de %24 (10), Samsun’da (11) %66,8 oranında saptanmış olup, Karadeniz Bölgesi genelinde yaygınlığının ise %46 olduğuna dikkat çekilmiştir (6). Bitlis’te %72,2, Muş’ta %100 (12), Diyarbakır’da ise %44,9 oranında ev tozu akarı varlığı bildirilmiştir (13).
Bu çalışma Giresun’da ev tozu akarlarının tespiti ve yaygınlığını belirlemek amacıyla yapılmıştır. On iki ay süreyle takip edilen ve aynı evlerden düzenli alınan numunelerle makro ölçekte fiziki şartlar değişmeksizin akarların insidansı ve epidemiyolojisi araştırılmıştır.
YÖNTEMLER
Araştırma Kasım 2016 ve Ekim 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Toz örnekleri il merkezindeki 15 evden aylık olarak alınmıştır. Ev seçiminde ise en az biri çocuk olmak üzere hane halkının minimum 3 kişiden oluşmasına dikkat edilmiştir.
Numuneler kağıt toz torbalı portatif elektrikli süpürge (1200-W) ile toplanmış ve her ev için üç ayrı toz torbası kullanılmıştır. Ayrıca hane halkı sayısı, evlerin yapı özelliği, konumu, ısınma şekli, zemin kaplaması, yatakların özellikleri ve zemin temizleme yöntemi hakkında bilgi edinilmiştir.
Toz örnekleri Spieksma ve Spieksma-Boezeman (14)’ın bildirdiği şekilde işlenilmiş ve tespit edilen akarlar stereo mikroskop altında (Nikon SMZ 745T) petri kabında bulunan filtre kağıdından toplanmıştır. Hoyer medyumu ile daimi preparat haline getirilerek kurumasının ardından ışık mikroskobunda (Nikon Eclipse Ni) ilgili literatürler ışığında (15,16) teşhis edilerek fotoğraflanmıştır (Nikon DS-Ri2). Çalışmamız toz akarları üzerine yapılmış olup hasta ve materyali kullanılmamış olması nedeniyle etik kurul onayı gerektirmemektedir.
BULGULAR
Ebeveyn ve çocuk yatakları ile evlerin ortak kullanım alanlarından alınan örneklerden 2251 adet akar tespit edilmiştir (Tablo 1). Bunların 846’sı (%37,6) zemin ve ortak alanlardan, 757’si (%33,6) yetişkin, 648’i (%28,8) ise çocuk yataklarından elde edilmiştir (Şekil 1). Aylara göre toplam akar varlığı; Kasım 227, Aralık 208, Ocak 144, Şubat 105, Mart 137, Nisan 134, Mayıs 138, Haziran 171, Temmuz 211, Ağustos 259, Eylül 264 ve Ekim’de 253 adet olmuştur (Tablo 1, Şekil 2).
En çok saptanan tür Dermatophagoides pteronyssinus (D. pteonyssinus) (%81,8) olmuştur. Sonrasında ise Dermotophogoides farinae (D. farinae) (%0,5), Acarus siro (A. siro) (%0,06), Euroglyphus maynei (E. maynei) (%0,04), Glycyphagus domesticus (G. domesticus) (%2,4), Lepidoglyphus destructor (L. destructor) (%0,9), Tyrophagus putrescentiae (T. putrescentiane) (%1,4), Chortoglyphus arcuatus (C. arcuatus) (%4,5), Cheyletus spp. (%1,3) yer almıştır. Yapısal bütünlüğünü kaybetmiş ancak müstakil birey olarak gözlenmiş ve/veya belirli bir türe dahil edilememiş olanlar ise teşhis edilemeyenler (%2,9) olarak belirlenmiştir (Şekil 3). Akarlar en az ise Şubat (%4,6), en çok ise Eylül (%11,7) ayında toplanmış olmakla birlikte Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında en üst seviyelerde ve birbirine çok yakın sayıda (259, 261, 256) elde edilmiştir (Tablo 1).
TARTIŞMA
Toz örneklerinde Gülkan (16) %57,5, Ertabaklar ve ark. (17) %22,7, Doğan ve ark. (9) %16,6, Budak (18) %74,5, Akdemir ve Gürdal (19) %18, Güleğen ve ark. (20) %34,4, Zeytun ve ark. (21) %94,4, Aygan (8) %14 oranında akar tespit etmişlerdir. Çalışmada hem incelenen toz örneklerinin hem de evlerin tamamında (%100) akarlar tespit edilmiştir.
Elde edilen akarlar içinde Pyroglyphid türlerin yoğunluğu Polonya’da (3) %98,5, İsviçre’de (22) %94,1, İsveç’te (23) %1,5, Danimarka’da (24) %87, İsrail’de (5) %95 oranında bildirilmiştir. Türkiye’de Aykut ve ark. (12) %84,7, Güleğen ve ark. (20) %75 oranında bildirmiş olup çalışmada bu oran %86,74 olarak bulunmuştu olup D. pteronyssinus (%94,35), D. farinae (%0,40), E. maynei (%0,30) ve Dermatophagoides spp. nimfleri (%4,95) şeklinde dağılım göstermiştir.
Araştırıcılar akar bulunan evlerin %100’ünde D. pteronyssinus’u, %75’inde ise D. farinae’yi bildirmişlerdir (25,26). Gerçekleştirilen çalışmada da D. pteronyssinus evlerin %100’ünde bulunmuşken D. farinae %5’inde, E. maynei %4’ünde, G. domesticus %80’inde, A. siro %33’ünde, C. arcuatus %86’sında, T. putrescentiae %80’inde, L. destructor %73’ünde, Cheyletus spp. %67’sinde saptanmıştır.
Bir gram tozda elde edilen en fazla akar İsrail’de 2053, İsviçre’de 1054, İspanya’da 100, Türkiye’de ise (21) 250 adet olarak bildirilmiş (5,21,22,27), araştırmada ise 44 olarak belirlenmiştir. Bu değer araştırıcıların bildirdiklerinden düşük bulunmuş olmakla birlikte, farklılığın hem araştırma bölgeleri ve kullanılan materyallerden hem de çalışmada aynı evlerden toz alınması nedeniyle popülasyonun giderek azalmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Solarz (28), akarların %4’ünün zeminlerden, %96’sının ise zemin haricindeki bölgelerden elde edildiğini bildirmiş ve örnek başına 7,8 adet akar saptamıştır. Gerçekleştirilen çalışmada ise akarların, %37,6’sı zeminlerden %72,4’ü ise yataklardan elde edilmiş olup gram tozda 29,5 adet akar tespit edilmiştir. Aradaki farkın iki bölge arasındaki iklim farklılığından kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
Yaz ve sonbahar aylarında fazla akar bulunmasının nedeni ev içi nem artışına bağlı olabileceğiyle ifade edilmiştir (5,23). Giresun’da yıllık ortalama nispi nemin %75,4 düzeyinde olduğu, kış aylarında ev içi nemin %50’nin altına düşmediği, bahar ve yaz aylarında ise %70-90 düzeyinde seyrettiği tespit edilmiştir. İstatistiksel analizde akar dağılımı ile nispi nem arasında anlamlı bir ilişki bulunmamış olmasına karşın, mevcut durumun, karasal bölgelerin aksine (8,9,10) yüksek nem nedeniyle bütün evlerde (%100) ve bütün toz numunelerinde (%100) akarların var olmasını sağlayan fiziki şartları oluşturduğu düşünülmektedir. Sobalı evlerin kaloriferli olanlara göre daha fazla akar barındırdığı bildirilmiş (24) olmasına karşın Budak (18) ve Güleğen ve ark. (20) kaloriferli evlerde daha fazla akar tespit ettiklerini ifade etmişlerdir. Çalışmada evlerin ısınma şekli ile akar varlığı arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır (p>0,05).
Benzer çalışmalarda araştırıcılar (5,24,26) akarların dağılımında evlerin ısınma şekli, nem, sıcaklık, havalandırma özelliklerinin etkili olduğunu ifade etmiş olmakla birlikte bu çalışmada sadece sıcaklık artışı ile ilgili orta derecede anlamlı bir ilişki belirlenmiştir (rs=0,650, p=0,022). Çalışmada bütün evler (%100) ve toplanan toz örneklerinin tamamında (%100) akar bulunmuş olması, ilimizin yer aldığı bölgenin iklim özelliklerinin akarların yaşama ve üremesine son derece uygun olması ile açıklanabilmektedir. Mevsimsel olarak yapılan değerlendirmede de yaz aylarında anlamlı fazla (p<0,05) bulunmuştur. Evlerin konumu ile ilgili olarak yapılan analizde ise baskın tür olan D. pteronyssinus’un mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında ara katlarda, Eylül ve Ekim aylarında ise zemin katlarda anlamlı fazla bulunmuştur (p<0,05). Bu duruma etki eden faktörün yine ortam ısısı olduğu düşünülmektedir.
Ülkemizde kuru yiyecek maddelerinin evlerde depolanması ve yer sofrası geleneğinin olması depo akarlarının bulunmasına zemin hazırlamaktadır (29). Çalışmada akarların %8,5’lik kısmı gıda akarı olarak belirlenmiş olup bu durum gıda akarlarının da ev ortamını enfeste edebilen bir potansiyel olduğuna dikkat çekmektedir.
SONUÇ
Giresun’da ev tozu akarları yıl boyunca aktif olmakla beraber Ağustos-Ekim döneminde daha yoğun bulunmuştur. Çalışmaya konu evlerin ve alınan toz örneklerinin tamamında akar saptanmıştır. D. pteronyssinus baskın tür olarak görülmüş olup D. farinae ve E. maynei düşük oranda tespit edilmiştir. Yaz aylarındaki artışlar dikkat çekici olmakla beraber sadece sıcaklık ile orta derecede istatistiksel ilişki kurulabilmiştir. Evlerin tamamında (%100) bütün bir yıl boyunca akarların bulunması, bütün toz örneklerinin (%100) pozitif olması ve gram tozda 29,5 adet tespit edilmesinin önemli olduğu kabul edilmektedir. Toz akarları açısından yüksek insidansa sahip olan ilimizde bu duruma yol açan en önemli faktörün deniz iklimi olduğu düşünülmektedir. Duyarlı kişiler açısından sağlık problemi oluşturabilmeleri nedeniyle ilgili branş hekimleriyle temasa geçilmesi, ev ortamında yapılabilecek mücadele için hasta veya yakınlarına bilgi verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
* Etik
Etik Kurul Onayı: Çalışmamız toz akarları üzerine yapılmış olup hasta ve materyali kullanılmamış olması nedeniyle etik kurul onayı gerektirmemektedir.
Hasta Onayı: Çalışmamız toz akarları üzerine yapılmış olup hasta ve materyali kullanılmamış olması nedeniyle etik kurul onayı gerektirmemektedir.
* Yazarlık Katkıları
Konsept: C.A., D.M., Dizayn: C.A., D.M., Veri Toplama veya İşleme: D.M., Analiz veya Yorumlama: C.A., D.M., F.U., Ş.D., N.C.G. Literatür Arama: C.A., D.M., Yazan: C.A., D.M.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Bu çalışmanın aynı isimle özetlendiği yüksek lisans tez projesi Giresun Üniversitesi BAP Birimi tarafından (SAĞ-BAP-C-140316-06) desteklenmiştir.
Teşekkür
Çalışmamıza maddi destek veren Giresun Üniversitesi BAP birimine ve verilerimizin istatistik analizini yapan Doç. Dr. Murat Usta'ya teşekkür ederiz.
İstatistiksel Analiz
İstatistik analizler MedCalc programı (MedCalc Software, Broekstraat, Mariakerke, Belgium) ile yapılmıştır. Grup içi ve gruplar arasındaki istatistiksel anlamlılık (repeated-measures) ANOVA analizleri değerlendirilmiş ve değişkenler arasındaki korelasyonlar Spearman korelasyon katsayısı (rs) ile incelenerek, istatistiksel anlamlılık p<0,05 (two-tailed) düzeyinde değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler Pyroglyphid türler/Toz akarları + Gıda akarları + Teşhis edilemeyenler ve D. pteronyssinus arasında yapılmıştır. On iki aylık zaman dilimi içerisinde D. pteronyssinus’un diğer türlere kıyasla daha yüksek yüzde değerine sahip olduğu anlaşılmıştır (Tablo 1, Şekil 3).
Gruplardaki akar miktarı için yapılan ANOVA analizlerinde bütün evlerde genel olarak yaz döneminde (Ağustos-Ekim) saptananların kış dönemine (Ocak-Mart) göre anlamlı şekilde fazla olduğu saptanmıştır (p<0,05).
Saptanan akar sayıları ile nispi nem ve sıcaklık arasında korelasyon analizlerinde akar sayısı ile nem arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamış iken (rs=0,476 ve p=0,118); sıcaklık ile orta derecece anlamlı bir ilişki saptanmıştır (rs=0,650 ve p=0,022). Evlerde hane halkı sayısı, evin yapı özelliği (müstakil/apartman), konumu (zemin/arakat), ısınma şekli (kalorifer/soba), zemin kaplaması (halı/kilim), zemin temizleme şekli (ıslak/kuru), yatakların fiziki özellikleri (sentetik yatak çeşitleri) ile değerlendirildiğinde akar varlığı arasında anlamlı bir ilişki kurulamamıştır (p>0,05).
Pyroglyphid türlerden D. pteronyssinus için evin konumu (ara/zemin kat) ile aylık elde edilen miktar arasında aylara göre anlamlı bir etkileşim saptanmıştır. Buna göre Mayıs-Ağustos ayları arasında ara katlarda, Eylül ve Ekim aylarında ise zemin katlarda istatistiksel olarak anlamlı fazla bulunmuştur (p<0,05).