ÖZET
Amaç:
Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi illerinden Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’de evlerde ev tozu akarlarının tespit edilmesi ve Dermatophagoid türlerden D. pteronyssinus ve D. farinae’ye ait antijenlerinin araştırılması amacıyla yürütülmüştür.
Yöntemler:
Yataklardan temin edilen toz örnekleri hem mikroskobik hem de antijenik incelemeye tabi tutulmuştur. Mikroskobik inceleme için laktik asit yöntemiyle hazırlanmış örnekler ışık mikroskobunda (10x, 40x) değerlendirilmiştir. Antijenik inceleme D. pteronyssinus ve D. farinae’ye ait Der p 1 ve Der f 1’in ELISA testi ile araştırılmasıyla yapılmıştır.
Bulgular:
Mikroskobik incelemede toz örneklerinin %90,3’ü pozitif değerlendirilmiş ve 149 adet akar tespit edilmiştir. D. pteronyssinus %74, D. farinae %13, Dermatophagoides spp. gelişim formları %5, Cheyletus spp. %1, E. maynei %1, C. arcuatus %1, T. putrescentiae %1, L. destructor %1 ve tanımlanamayanlar %3 oranında belirlenmiştir. Der p 1 antijeni %93, Der f 1 antijeni ise %84,7 oranında tespit edilmiştir. Bir gram yatak tozunda saptanan en yüksek antijen miktarı Der p 1 için 1,272 μg, Der f 1 için ise 0,482 μg belirlenmiştir.
Sonuç:
Çalışmanın yürütüldüğü illerde akar türleri ve dağılımları arasında fark gözlenmemiştir (p<0,05). Dermatophagoides spp. popülasyonunun %93’ünü oluşturmuştur. Depo/gıda akarlarının düşük (%4) oranda bulunmasının zeminlerden örnek alınmamış olmasıyla ilgili olduğu, ılıman ve nemli bölgelerde akarların aktivitesi yıl boyunca seyrettiği için yataklarda antijen birikiminin önemli olabileceği, antijen testlerinin akar tespitinde kullanılan mikroskobik yöntemlere ek olarak, akar alerjen yüklerinin ayrıntılı değerlendirilmesinde alternatif bir yöntem olarak kullanılabileceği ve duyarlı kişilerin yaşadığı ortamlar açısından bu teşhis yönteminin dikkate alınabileceği düşünülmektedir.
GİRİŞ
Ev tozu akarları, Acarina dizisinin Glycyphagoidea, Acaroidea ve Analgoidea üst ailelerinde yer alan, dört çift ekstremiteli mikroskobik eklem bacaklı canlılardır. Dermatophagoides ve Euroglyphus soyu dünya genelinde görülmekle beraber Blomia tropikal bölgelerde baskın olan soydur (1,2). Çoğunlukla yatak, halı, kilim ve kumaş kaplı mobilyalarda bulunmaları ve ev tozunda da tespit edilebilmeleri nedeniyle ev tozu akarı olarak isimlendirilirler. Hububat, un, kuru yemiş ve peynir gibi gıda maddelerinden kaynaklananlar gıda/depo akarı olarak tanımlanır ve bunlar da ev tozunda bulunabilir (1). Glycyphagus, Tyrophagus, Acarus, Suidasla, Lepidoglyphus, Chortoglyphus soyları bu grupta yer alır. Ayrıca Cheyletiella malacensis ve C. eruditus gibi türlere de rastlanılabilir (1,3-5).
Bu canlıların astım gibi alerjik hastalıkları tetiklediği fikri ilk kez 1922 yılında Giocomo R. Ancona’ya atfen Fernández-Caldas ve ark. (6) tarafından ifade edilmiştir. Antijenlerin ev tozundan kaynaklandığını ise 1968’de Pepys J’ye atfen Spieksma ve Dieges (7) bildirmiş ve sonrasında Voorhorst ve ark. (8) da ev tozundaki ana antijen kaynağının akarlar olduğunu doğrulamışlardır.
Akarlarda günümüze kadar dışkı, tükürük salgısı, kütikül partikülleri, dermis hücreleri ve yumurtalarından kaynaklı 22 önemli alerjen grubu tespit edilmiştir. İki önemli ev tozu akar türü olan Dermatophagoides pteronyssinus ve Dermatophagoides farinae’den kaynaklı Der p 1 ve Der f 1 antijenleri Grup I olarak kabul edilenler içinde yer almaktadır (9,10). Ortama karışıp havada bir süre asılı kalabilen bu yapılar kontak yolla, solunumla ve sindirim sistemiyle etkileşmekte, atopik dermatit, konjonktivit, alerjik rinit ve astım gibi hastalıkların gelişimini tetikleyebilmekte, duyarlı kişilerde anafilaksiye neden olabilmektedir (11,12).
Tovey ve ark. (13) bir akarın günde 20-40 parçacık salgıladığını, bunların %90’ının dışkılarından kaynaklandığını ve yaklaşık 0.1-10 ng’lik kısmının ise Grup I alerjeni olduğunu bildirmişlerdir. Arlian ve ark. (14) ise Gram-tozda bulunan 2 µg grup I antijenin predispoze kişiler için risk faktörü oluşturduğuna, bunun 10 µg’ye çıkması durumunda ise alerjik reaksiyonları tetiklendiğine dikkat çekmişlerdir. Yaşamın erken dönemlerinde yüksek oranda bu antijenlere maruz kalmanın da duyarlılık gelişimine neden olabileceği ifade edilmiştir (15,16).
Bu çalışmada, Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi illerinden Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’deki evlerin yataklarında ev tozu akar türlerinin araştırılması ve aynı zamanda D. pteronyssinus ve D. farinae’ye ait Der p 1 ve Der f 1 antijenlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER
Numune Temini
2020 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarında Ordu’dan 26, Giresun’dan 24, Trabzon’dan 12 ve Rize’den 10 olmak üzere toplamda 72 adet toz örneği yetişkinlerin kullandığı yataklardan temin edilmiştir. Numuneler elektrikli süpürgelerin teleskopik hortumuna adapte olan bir kolektör (Dustream® collector) ve bunun hava kanalına yerleştirilen toz filtresi (Dustream® filters, 40 µm) ile yataklardan m2/2 dk süreyle alınmış, her ev için ayrı filtre kullanılmıştır.
Toz örneğini kendileri almak isteyen ev sakinlerine (n=44) aparat teslim edilerek uygulaması anlatılmış ve laboratuvara ulaştırılıncaya kadar filtrenin kilitli naylon poşet içerisinde muhafaza edilmesi istenilmiştir. Öncelikle çarşaf daha sonra yatak/döşek zemini dahil bütün katmanlar vakum gücü en az 1200w olan süpürge ile süpürülmüştür. Ev sakinlerinin, bu imkana sahip olmamalarını bildirmeleri durumunda portatif bir elektrikli süpürge (Fakir® A120, 1200w, 220v) temin edilmiştir. Toz örnekleri tartım öncesinde saç, kıl, tüy, elyaf, lif vb. kaba partiküllerden arındırıldıktan sonra 100 mg’lik iki porsiyona ayrılmıştır.
Mikroskobik İnceleme
Porsiyonlanmış örnekler 25 mL’lik beherglas içerisinde yaklaşık 3-4 mL laktik asit ile karıştırılmış ve plastik pipet yardımıyla tamamı lam-lamel arasında geçici preparat haline getirilmiştir. Işık mikroskobunun 10x ve 40x objektiflerinde (Nikon® Eclipse Ni) her bir ev için yaklaşık 1½ -2 saat süreyle incelenmiş ve ilgili literatürler (17-19) ışığında sonuçlar kayıt altına alınmıştır. Toz örnekleri laktik asit ile geçici preparat haline getirildiği için herhangi bir daimi ortamda (Hoyer’s medium vs.) sabitlenme işlemi uygulanmamıştır.
Antijenik İnceleme
Porsiyonlanmış ikinci örnekler 0,05 cm çaplı cam tüplere konulmuş ve 2cc PBS (pH 7,4 Tween 20 %0,5) ilave edilip 2 saat süreyle çalkalanarak (GFL® 3005) antijenlerin ayrışması sağlanmıştır. Hazırlanan süspansiyonlar +4 °C’de 2,500 rpm’de 10 dakika santrifüj (Nüve® NF 800R) edilmiş ve süpernatant kapaklı tüplere 0,5 mL’lik hacimlerde porsiyonlanarak -20 °C’de muhafaza edilmiştir. D. pteronyssinus ve D. farinae’den kaynaklı Der p 1 ve Der f 1 antijenlerini tespit etmek için Der p 1 Elisa 2.0 ve Der f 1 Elisa 2.0 testleri (Indoor Biotechnologies, Inc.) kullanılmıştır. Antijen solüsyonları tek seferde oda ısısında çözülerek üreticinin bildirdiği şekilde teste tabi tutulmuş ve Elisa okuyucuda (Biotek® ELX800) 450 nm dalga boyunda okunmuştur.
Test üreticisi antijen miktar tayini için en az 3 dilüsyon basamağının çalışılarak sonuçların değerlendirmesini bildirmiş olmasına karşın dilüsyon basamakları kullanılmadan sonuçlar pozitif veya negatif olacak şekilde değerlendirmeye alınmıştır.
İstatistiksel Analiz
Elde edilen veriler sayı ve yüzde olarak verilmiştir. Çalışmada ki-kare testi yapılmış, Likelihood ratio ki-kare değeri hesaplanmıştır. Tüm hesaplamalar SPSS 28 (IBM Inc., Chicago, IL, USA) istatistik paket programı ile yapılmıştır. P<0,05 anlamlı olarak kabul edilmiştir.
Çalışmada hasta materyali ve deney hayvanı kullanılmamış olması nedeniyle etik kurul onayı gerektirmemektedir.
BULGULAR
Mikroskobik bakısı yapılan örneklerin 65’i (%90,3) pozitif, 7’si ise (%9,7) negatif değerlendirilmiş ve bunlarda 149 adet akar tespit edilmiştir (Tablo 1). D. pteronyssinus %74, D. farinae %13, Dermatophagoides spp. gelişim formları %5, Cheyletus spp. %1, E. maynei %1, C. arcuatus %1, T. putrescentiae %1, L. destructor %1 ve tanımlanamayanlar %3 oranında belirlenmiştir (Grafik 1). Gelişim formları dahil olmak üzere Dermatophagoid akarlar popülasyonun %93’ünü oluşturmuştur. Gram-tozda ortalama 23 akar saptanmıştır.
Der p 1 %93, Der f 1 %84,7 oranında tespit edilmiştir. Yatak tozunda saptanan en yüksek antijen miktarı gram başına Der p 1 için 1,272 µg, Der f 1 için ise 0,482 µg olarak belirlenmiştir.
Mikroskobik yöntem ile en yüksek akar tespiti 65 ev ile D. pteronyssinus’da gözlenmişken en düşük bulunma ise birer evde olmak üzere L. destructor, C. arcuatus, T. putrescentiae ve Cheyletus spp.’de saptanmıştır (Grafik 2).
Akar türlerinin illere göre dağılımı ki-kare testi ile karşılaştırılmıştır (Tablo 2) ve dağılımı bakımından anlamlı farklılık olmadığı belirlenmiştir (p=0,786, χ2=18,336).
TARTIŞMA
D. pteronyssinus, D. farinae, Euroglyphus maynei, Lepidoglyphus destructor, Tyrophagus putrescentiae, Chortoglyphus arcuatus ve Glycyphagus domesticus dünyada ve ülkemizde yaygın bulunan türlerdir (14,20-23). Türkiye’deki baskın pyroglyphid türün D. pteronyssinus olduğu, D. farinae kısmen olmakla birlikte E. maynei ve D. evansi’nin ise sınırlı sayıda bulunduğu ifade edilmiştir (23-25). Orta ve Doğu Karadeniz illerinde yürütülen bu çalışmada da D. pteronyssinus baskın tür olarak (%74) belirlenmiş, D. evansi’ye ise rastlanılmamıştır.
Ev tozu akarının prevalansı Kayseri’de (26) %20, Kütahya’da (27) %18, Bitlis ve Muş’ta (28,29) %100, Erzincan’da (30) %94,4, Bursa’da (31) %34,4, İstanbul’da %66,7, Tekirdağ’da %38,5 ve Sivas’ta (32) %18 oranında bildirilmiş, aynı ilde yapılan bir başka çalışmada ise tespit edilememiştir (33). Samsun (25), Ordu (34), Giresun (22), Bitlis ve Muş’ta (28,29) evlerin tamamında (%100) toz akarı tespit edilmiş olmasına karşın Kalpaklioğlu ve ark. (35) Karadeniz Bölgesi genelindeki yaygınlığı %46 olarak ifade etmişlerdir. Bu durumun çalışma merkezleri, dönemleri ve kullanılan yöntemlerin farklılığından veya Kalpaklioğlu ve ark.’nın (35) prevalans, diğer araştırıcıların (22,25,28,36) ise popülasyon dinamiği çalışmaları yapmış olmalarından kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir.
Türkiye’de D. pteronyssinus ve D. farinae sırasıyla Samsun’da (25), %60,8 ve %3,8, Erzincan’da (24,30) %63,3, ve %5,1, Hatay’da (37) %72,2 ve %20 ve Giresun’da (22) %81,8 ve %0,5 oranında bildirilmiştir. Bitlis ve Muş’ta (28,29) %78,9-83,2 ve %0,24 oranında tespit edilmiş, sınırlı sayıda olmakla birlikte Dermatophagoides evansi, Dermatophagoides siboney, Dermatophagoides aureliani ve E. maynei de saptanmıştır. Gerçekleştirilen çalışmada D. pteronyssinus %74, D. farinae %13, Dermatophagoides spp. gelişim formları %5 ve E. maynei %1 oranında tespit edilmiştir. D. pteronyssinus evlerin %90,3’ünde, D. farinae ise %25’inde gözlenmiştir.
Ev tozundaki alerjen yoğunluğunun soğuk ve kuru bölgelerde düşük, deniz kıyısı gibi nemli ve sıcak bölgelerde ise yüksek seviyede olduğu bildirilmiştir (6,15,38). Demirtaş ve ark. (39) akar alerjenlerini evlerin %54,1’inde, Gulbahar ve ark. (40) ise %53,8’inde tespit etmişler, çalışmada ise %93 oranında belirlenmiştir. Araştırmamız dahil her üç çalışma da deniz seviyesinde gerçekleştirilmiş olmasına karşın tespit ettiğimiz yüksek oranın çalışma bölgesi, dönemi ve toz temin etme yöntemlerinin farklılığından kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir. Gulbahar ve ark. (40) Der p 1 ve Der f 1 antijenlerini miks %23 oranında olduğunu bildirmişlerdir. Çalışmamızda da benzer şekilde miks antijen evlerin %25’inde tespit edilmiştir.
Mikroskobik olarak D. farinae evlerin %25’inde, D. pteronyssinus ise %90,3’ünde tespit edilmesine karşın antijen pozitifliği açısından D. farinae %84,7, D. pteronyssinus ise %93 oranında saptanmıştır. Araştırmada akar mikroskobisi ve antijen varlığı arasında doğrudan bir ilişki beklenmekle beraber D. farinae’de antijen varlığı daha yüksek oranda gözlenmiştir. Bu durumun yataklarda bulunan az sayıdaki akarın vücut salgı ve partiküllerinin zamanla birikebileceğinden veya numunelerin yatakların bütün katmanlarından alınmasından kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir. Kort ve Kniest (11) akarların canlılıkları sonlandıktan sonra kalan rezidülerinin 4 yıl boyunca antijenik aktivitelerini sürdürdüğünü, bu nedenle yatakların alerjen rezervuarı olabileceğine dikkat çekmişlerdir.
Arlian ve ark. (14) gram-tozda 2 µg grup I antijeninin yaklaşık 100 adet akara denk geldiğini bildirmiştir. Çalışmada saptanan en yüksek antijen miktarı Der p 1 için 1,272 2 µg, Der f 1 için ise 0,482 µg olmasına karşın mikroskobik olarak tespit edilen akar sayısı araştırıcıların bildirdiğinden düşük gözlenmiş ve Gram-tozdaki akar sayısı 23 olarak belirlenmiştir. Bu farklılığın tozun elde edilmesinde kullanılan yöntemden, iklim ve mevsim farklılıklardan veya numunenin elde edilmesinde araştırıcıların müdahil olamadığı durumlardan kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir.
SONUÇ
Araştırmanın yürütüldüğü Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’de saptanan akar türleri ve dağılımları arasında bir fark gözlenmemiştir (p>0,05). D. pteronyssinus, D. farinae, E. maynei ve Dermatophagoides spp. gelişim formlarının genel toplamı popülasyonunun %93’ünü oluşturmuştur. Bu oranın yüksek olması örneklerin sadece yataklardan elde edilmiş olmasıyla açıklanabilmektedir. Benzer şekilde depo/gıda akarlarının düşük düzeyde (%4) bulunmasının da zeminlerden örnek alınmamış olmasıyla ilgili olabilir.
Antijen testlerinin, akar tespitinde kullanılan mikroskobik yöntemlere ek olarak, evlerin akar alerjen yüklerinin ayrıntılı değerlendirilmesinde alternatif bir yöntem olarak kullanılabileceği ve duyarlı kişilerin yaşadığı ortamlar açısından bu teşhis yönteminin dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir.
Teşekkür
Çalışmanın istatistik değerlendirmesini yapan Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Yeliz Kaşko Arıcı’ya teşekkür ederiz.
* Etik
Etik Kurul Onayı: Çalışmada hasta materyali ve deney hayvanı kullanılmamış olması nedeniyle etik kurul onayı gerektirmemektedir.
Hasta Onayı: Çalışmada hasta materyali ve deney hayvanı kullanılmamış olması nedeniyle hasta onayı gerektirmemektedir.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu tarafından değerlendirilmiştir.
* Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: E.U., Konsept: C.A., Ş.D., Dizayn: C.A., Veri Toplama veya İşleme: Ü.K., H.Ş., U.A., Analiz veya Yorumlama: N.C.G., E.U., Yazan: C.A., E.U.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.