ÖZET
Amaç:
Bağırsak parazitlerinin neden olduğu hastalıklar dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı problemidir. Bu çalışmada çeşitli gastrointestinal sistem yakınmaları ile Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne (DEÜH) başvuran hastalardaki bağırsak parazitleri araştırıldı.
Yöntemler:
Çalışmaya Ocak 2011-Aralık 2018 tarihleri arasında DEÜH Merkez Parazitoloji Laboratuvarı’na gönderilen 18460 hasta dahil edildi. Hastalara ait dışkı örnekleri Nativ-lugol yöntemiyle incelendikten sonra bu örneklere formol etil-asetat çöktürme yöntemi uygulandı. Gerekli görülen örneklere trikrom ve kinyoun asit-fast boyama yapıldı. Hastalara ait demografik verilere ise hastane ve laboratuvar bilgi işletim sistemi üzerinden ulaşıldı.
Bulgular:
İncelenen toplam 18460 hastanın %6’sında (1128) bir veya birden fazla parazit saptandı. Parazit saptanan olguların yaş ortalaması 39,7 (±23,1) yıl olmakla birlikte bunların %53,3’ü erkek, %47,6’sı kadındı. Pozitiflik oranının parazitlere göre dağılımı incelendiğinde ise; %4,8’i (879) Blastocystis hominis, %0,7’si (135) Entamoeba histolytica/dispar harici diğer amipler, %0,4’ü (70) Giardia intestinalis, %0,3’ü (49) Enterobius vermicularis, %0,1’i (21) Entamoeba histolytica/dispar ve %0,01’i (10) nadir görülen diğer parazitler şeklinde idi.
Sonuç:
Çalışmamız, bağırsak parazit enfeksiyonlarının bölgemizde halen önemli bir halk sağlığı sorunu olarak devam ettiğini göstermekle birlikte; görülme sıklıklarındaki düşüşü ortaya koyması açısından da önemlidir.
GİRİŞ
Bağırsak parazit enfeksiyonları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir (1). Çoğu zaman asemptomatik seyreden bu enfeksiyonlar bazen ishal, kabızlık, karın ağrısı, bulantı, kusma, gelişme geriliği veya perianal bölge kaşıntısı gibi belirtilerle de kendini gösterebilmektedir (2).
Bağırsak parazitlerinde bulaş genellikle yumurta, kist veya ookist ile kontamine su ve besinlerin veya parazit içeren etlerin çiğ olarak ağız yoluyla alınmasıyla bulaşmaktadır. Bunun yanısıra enfektif helmint larvalarının toprakla temas sırasında deriden içeri girmesiyle de bulaş olabilmektedir (3). Parazit enfeksiyonlarının coğrafi dağılımında ekolojik faktörlerin (iklim, sıcaklık, nem, yağış, toprak özellikleri, bitki örtüsü vb) ve sosyo-kültürel faktörlerin (kişisel ve toplumsal hijyen kurallarına uyum, ekonomik yapı, beslenme ve yaşama şekilleri, alışkanlıkları vb) etkisi bilinmektedir (4). Ekolojik faktörler açısından incelediğimizde ülkemizin de içinde bulunduğu subtropikal iklim kuşağı paraziter hastalık etkenlerinin gelişip çoğalmasına olanak vermektedir (5). Bununla birlikte sosyo-kültürel faktörler açısından bakıldığında batı ve doğu illeri arasında bağırsak parazit görülme sıklığı açısından önemli farklılıklar gözlemlenebilmektedir. Yapılan çalışmalar incelendiğinde sanitasyonun yetersiz olduğu bölgelerde bağırsak parazitlerinin yaygınlığının arttığı gözlenmektedir (6-8).
Bağırsak parazit enfeksiyonlarının tanısında serolojik yöntemler de kullanılabilmekle birlikte en yaygın olarak kullanılan yöntem mikroskobik incelemedir (9). Bu çalışmada 2011-2018 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Parazitoloji Laboratuvarı’na çeşitli şikayetlerle başvuran toplam 18460 hastanın dışkı ve selofan bant örneklerinin incelenmesinden elde edilen sonuçlar retrospektif olarak değerlendirilmiştir.
YÖNTEMLER
Çalışmada Ocak 2011-Aralık 2018 tarihleri arasında, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Merkez Parazitoloji Laboratuvarı’na çeşitli gastrointestinal şikayetlerle başvuran toplam 18460 olgu incelendi.
Hasta dışkı örnekleri makroskobik incelemenin ardından nativ‐lugol ve formol etil asetat konsantrasyon yöntemleri ile mikroskobik olarak değerlendirildi. Trikrom ve kinyon asit‐fast boyama yöntemleri gerekli durumlarda uygulandı. Hazırlanan nativ‐lugollü preparatlar X40 büyütmede, konsantrasyon yöntemi ile hazırlanan preparatlar ve Enterobius vermicularis tanısı için gönderilen selofan bantlı lamlar X10 büyütmede, kalıcı boya yöntemi uygulanan preparatlar ise X100 büyütmede, ışık mikroskobunda değerlendirildi (10).
İstatistiksel Analiz
Pozitif olguların cinsiyet ve yaş bilgileri yanısıra gönderildikleri yıl ve ay bilgileri laboratuvar bilgi sistemi kayıtlarından elde edildi. Elde edilen verilerin istatistiksel analizi SPSS 15.0 istatistik paket programında yapılmıştır. Kategorik verilerin incelenmesinde Pearson ki-kare testi kullanıldı ve p<0,05 değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR
Çalışmada incelenen toplam 18460 hastanın %6’sında (1128) bir veya birden fazla parazit saptandı. Parazit saptanan olguların yaş ortalaması 39,7 (±23,1) (Şekil 1) olmakla birlikte bunların %53,3'ü erkek, %47,6’sı kadındı (Şekil 2).
Yıllara göre dağılım incelendiğinde, 2011 yılında başvuran 2943 olgunun (288) %9,8’inde, 2012 yılında başvuran 2525 olgunun (156) %4,9’unda, 2013 yılında başvuran 1948 olgunun (131) %6,7’sinde, 2014 yılında başvuran 2328 olgunun (100) %4,3’ünde, 2015 yılında başvuran 2055 olgunun (109) %5,3’ünde, 2016 yılında başvuran 2079 olgunun (95) %4,5’inde, 2017 yılında başvuran 2261 olgunun (115) %5,1’inde, 2018 yılında başvuran 2321 olgunun (134) %5,8’inde bir veya birden fazla parazit saptandı (Şekil 3).
Çalışmanın başlangıç tarihinden itibaren parazit sayılarına bakıldığında yıllar arasında anlamlı oranda düşüş olduğu gözlemlendi; 2011-2012 ve 2013-2014 yılları arasındaki düşüş istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).
Pozitiflik oranının parazitlere göre dağılımı incelendiğinde ise; %4,8’i (879) Blastocystis hominis, %0,7’si (135) Entamoeba histolytica/dispar harici diğer amipler, %0,4’ü (70) Giardia intestinalis, %0,3’ü (49) Enterobius vermiculari, %0,1’i (21) Entamoeba histolytica/dispar ve %0,01’i (10) nadir görülen diğer parazitler şeklinde idi (Tablo 1). Ayrıca birden fazla parazitin birlikte görüldüğü olgular Tablo 2’de verildi.
Değerlendirilen parametrelerden biri de parazitlerin mevsimsel dağılışı ile ilişkili idi. Verilerimize baktığımızda yaz mevsiminde diğer mevsimlere göre anlamlı şekilde parazit sayısında artış gözlendi (p=0,03) (Şekil 4).
TARTIŞMA
Paraziter hastalıklar dünya genelinde olduğu gibi ülkemiz için de önemli bir halk sağlığı problemidir. Ülkemizin ılıman bir iklimde bulunması, ekonomik koşullarının belirli bölgelerde düşük olması, çeşitli altyapı eksikliklerinin bulunması bağırsak parazit enfeksiyonlarının yaygınlığının en önemli nedenleri arasında gösterilmektedir (11,12).
Türkiye’deki epidemiyolojik çalışmalar batı ve doğu bölgeler arasında bağırsak parazitinin görülme sıklığı açısından batıdan doğuya gidildikçe bir artış olduğunu göstermektedir. Türkiye’de 2000 sonrası yapılan çalışmalara bakıldığında, Ankara’da Gülmez ve ark. (12) yaptığı bir çalışmada dışkı örneklerinin %4,2’sinde bağırsak parazitine rastlanmıştır. Doğan ve ark. (6) Eskişehir’de yaptığı bir çalışmada ise dışkı örneklerinin %3,6’sında bağırsak paraziti saptanmıştır. Ataş ve ark. (13) tarafından Tokat’ta yapılan bir çalışmada Nativ-lugol yöntemi ile örneklerin %6,7’sında, selofan bant yöntemi ile örneklerin %7,9’unda bağırsak paraziti saptanmıştır. Van’da Yılmaz ve ark. (2) yaptığı bir çalışmada dışkı örneklerinin %28,5’inde bir ya da birden fazla sayıda bağırsak parazitine rastlanmıştır. Yula ve ark. (14) Mardin’de yaptığı bir çalışmada dışkı örneklerinin %27,6’sı bağırsak parazitleri yönünden pozitif bulunurken, Öncel’in Şanlıurfa’da yaptığı bir çalışmada ise örneklerin %31,6’sında bir veya daha fazla bağırsak paraziti tespit edilmiştir (7). Çalışmamız ülkemizin en batısında bulunan bir bölgedeki oranlara ışık tutması açısından önemli bir veri sunmaktadır. Elde ettiğimiz sekiz yıllık ortalama %6’lık parazit görülme oranı ülkemizdeki epidemiyolojik verilerle paralellik göstermektedir. Diğer taraftan en sık saptanan parazitlerin sırasıyla Blastocystis hominis (%4,8), non-patojen amipler (%0,7) ve Giardia intesinalis (%0,4) şeklinde olması ülkemizde yapılan diğer çalışmalarla benzerlik göstermektedir (1,2,7,15,16).
Ülkemizde bağırsak parazitlerinin görülme sıklığının yıllara göre değişkenlik gösterdiğini ortaya koyan çalışmalar da bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde 1988-2012 yılları arasında yapılan 25 yıllık bir çalışmada bağırsak parazit prevalansı %5 olarak hesaplanmış, 2000 ve sonrasında saptanan bağırsak parazit prevalansında anlamlı bir azalma olduğu belirlenmiştir (17). Alver ve ark. (18) , Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaptıkları iki farklı çalışmadan birinde 2005-2008 yılları arasında intestinal parazit prevalansını %10,25 bulurken; diğerinde 2009-2010 yılları arasında bağırsak parazit prevalansını %7,3 olarak saptamışlardır (18,19). Biz de bu çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçları 2005‐2008 yılları arasında yaptığımız daha önceki çalışmamızın sonuçlarıyla karşılaştırdığımızda bağırsak parazit prevalansının toplamda %9,3’ten %6’ya düştüğünü gördük (20). Bu düşüşün parazite özel dağılımlar göz önüne alındığında G.intestinalis için %1,24’ten %0,4’e; E.histolytica/dispar için ise %0,24’ten %0,11’e olduğu görüldü. Diğer taraftan çalışmamızda 2011-2018 arasındaki prevalans farklılıkları da kendi arasında değerlendirildi ve genel düşüş eğilimine ek olarak 2011-2012 ve 2013-2014 yılları arasındaki azalmanın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı (p<0,05). Yukarıdaki çalışmalara benzer şekilde bu sonuçlar bize bölgemizdeki bağırsak paraziti prevelansının önceki yıllara göre azalmış olduğunu göstermiştir. Bu durum öncelikle İzmir ilindeki kullanılabilir su kaynaklarının ve altyapı olanaklarının zamanla daha da iyileştiğini düşündürmektedir.
Bağırsak parazitlerinin cinsiyete göre dağılımı ile ilgili daha önce yapılan çalışmalarda kadın ve erkekler arasında pozitiflik oranının birbirine yakın olduğu görülmüştür (15,19,21). Çalışmamızda pozitif olguların cinsiyet ve yaşa göre dağılımı sekiz yıl için de değerlendirilmiştir. Bizim çalışmamızda her ne kadar erkeklerde daha çok pozitiflik saptanmış olsa da aradaki fark anlamlı bulunmamıştır. Yaş gruplarına baktığımızda ise 18-65 yaş arası bireylerde parazit sayısının daha çok bulunduğu görülmüştür.
Saptanan parazitlerin mevsimlere göre dağılımına bakıldığında; ülkemizde ilkbahar ve yaz aylarında yüksek oranda parazit saptandığını bildiren çalışmalar olduğu görülmüştür (19,22). Hastanemize 2003‐2004 yılları arasında başvuran olgularda bağırsak parazitlerinin dağılımının incelendiği çalışmada parazitlerin en sık Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında saptandığı belirlenirken, 2005-2008 yılları arasında başvuran olgularda ise parazitlerin Şubat, Mart, Mayıs ve Ağustos aylarında daha fazla saptandığı belirlenmiştir (15,20). Bu çalışmamızda ise ilkbahar ayında başlayan yükselişin yazın Temmuz ve Ağustos aylarında en yüksek seviyelere ulaştığı saptanmıştır. Mevsimsel döngünün toprağın parazitle kontaminasyonunda önemli rol oynadığı ve toprakta en fazla parazit sayısına ilkbahar ve yaz aylarında rastlandığını bildiren çalışmalar mevcuttur (23).
SONUÇ
Ülkemizde, parazit prevalansını saptama amacıyla yapılmış çalışmalar, paraziter enfeksiyonlara karşı oluşturulacak etkin koruma ve tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde oldukça büyük önem taşımaktadır. Çalışmamız, bağırsak parazit enfeksiyonlarının bölgemizde halen önemli bir halk sağlığı sorunu olarak devam ettiğini göstermekle birlikte; görülme sıklıklarındaki düşüşü ortaya koyması açısından da önemlidir.
* Etik
Etik Kurul Onayı: Çalışmamız retrospektif bir çalışma olup, 2011-2018 yıllarında hastanemize başvuran hastaların defter kayıtları yardımıyla hazırlanmış olup etik kurul onayına ihtiyaç duyulmamış, bu sebeple etik kurul onayı bulunmamaktadır.
Hasta Onayı: Çalışmamız retrospektif bir çalışma olduğu için hastalardan geriye dönük örnekler için onam formu alınmamıştır.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu tarafından değerlendirilmiştir.
* Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: C.E.G., S.Ö., T.İ., Ö.M., Ü.A., S.B.D., Konsept: C.E.G., S.Ö., S.B.D., Dizayn: C.E.G., Veri Toplama veya İşleme: C.E.G., S.Ö., T.İ., Ö.M., Ü.A., S.B.D., Analiz veya Yorumlama: C.E.G., A.G., S.Ö., Literatür Arama: C.E.G., Yazan: C.E.G., S.Ö.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması olmadığı bildirilmiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.