Aras-Kura Havzası Ergin Sivrisinek Tür Kompozisyonu
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 280-286
Aralık 2021

Aras-Kura Havzası Ergin Sivrisinek Tür Kompozisyonu

Turkiye Parazitol Derg 2021;45(4):280-286
1. Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Kars, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 13.07.2021
Kabul Tarihi: 04.08.2021
Yayın Tarihi: 03.12.2021
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Kars-Ardahan Platosu ve Aras Vadisi’ni içine alan Aras-Kura Havzası’nın ergin sivrisinek türlerinin belirlenmesi amacıyla, 2020 Ağustos ve Eylül aylarında sivrisinek örneklemesi yapılmıştır.

Yöntemler:

Ergin sivrisinekleri örneklemek için New Jersey ışık tuzakları ve ağız aspiratörleri kullanılmıştır.

Bulgular:

Çalışmada beş cinse ait 12 ergin sivrisinek türünden (Aedes caspius, Aedes vexans, Anopheles hyrcanus, Anopheles maculipennis s.l.,, Anopheles superpictus, Culex hortensis, Culex theileri, Culex pipiens s.l., Coquillettidia richiardii, Culiseta annulata, Culiseta longiearolata ve Culiseta subochera) olmak üzere toplam 5,361 ergin birey örneklenmiştir.

Sonuç:

Çalışma alanında tespit edilen türler sıtma, Batı Nil virüsü ve çeşitli nematodlar gibi patojenleri taşıdıklarından halk sağlığı açısından önemli vektörlerdir. Toplanan bu türler daha sonra arbovirüs ve sıtma araştırma çalışmaları için değerlendirilmek üzere kullanılacaktır.

GİRİŞ

Diptera takımı Nematocera alt takımı ve Culicidae ailesi içerisinde yer alan sivrisinekler günümüzde dünya genelinde toplam 3,585 tür ile tanımlanmış oldukça geniş bir gruptur (1). İnsan ve hayvan sağlığını epidemilerle tehdit eden birçok ölümcül patojen ve artropodlarla taşınmaktadır ve sivrisinekler bakteri, virüs, protozoon ve nematodlar içerisinde yer alan birçok tehlikeli patojene vektörlük yaptıklarından dolayı artropod türleri arasında en tehlikeli vektör türler olarak konumlandırılmışlardır (2). Sivrisinekler sıtma, filariasis, deng, sarı humma, zika, chikungunya, Japon ensefaliti ve Batı Nil Ateşi gibi medikal olarak çok önemli hastalıkların bulaşmasına neden olurlar (3). Hastalık taşıyıcı sivrisinekler büyük ölçüde Anopheles, Aedes, ve Culex cinsleri içerisinde yer alır. Sıtma Anofel cinsi sivrisinekler tarafından bulaştırılırken, deng, sarı humma, Batı Nil Ateşi, Zika ve chikungunya gibi arboviral hastalıklar daha çok Aedes cinsleri tarafından bulaştırılır (4). Culex cinsleri ise daha çok filarial nemataodları ve Batı Nil virüsünü (BNV) taşır (5).

Türkiye’de 1984 yılında verilen listede toplam 55 sivrisinek türünün varlığı bildirilmişken (6), son yıllarda yapılan çalışmalar ile tür sayısı 63 olarak tespit edilmiştir (7,8). Türkiye’de sivrisineklerin taşıdıkları patojenlerle bulaşan endemik veya rastlantısal hastalıkların varlığı bilinse de özellikle Dirofilariasis ve BNV kaynaklı olgular oldukça fazladır. Köpek dirofilariasisinin prevalansı %0,2-30 arasında bir yaygınlıkta seyretmekteyken, BNV’nin ise insanlarda prevelansının %1-16 ve evcil hayvanlarda ise %1-38 civarında olduğu ve Culex (Cx.) pipiens türünün bu virüs için birincil vektör olduğu tespit edilmiştir (9). Ayrıca Türkiye’de şimdiye kadar deng, sarı humma, chikungunya veya zika virüsleri kaynaklı herhangi bir yerli bulaş bildirilmemiş olsa da dış kaynaklı bulaşımların tespiti, vektör türlerin varlığı ve uygun iklim koşullarından dolayı ülkeyi bu hastalıklar için riskli bir konuma sokmaktadır (10-12).

Vektör kontrol çalışmaları için alandaki vektör türlerin ve bu türlerin dağılımlarının tespit edilmesi oldukça önemlidir. Çalışma alanı olarak seçilen Kars-Ardahan Platosu ve Aras Vadisi Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan Aras-Kura Kapalı Havzası içerisinde yer almaktadır. Hem iklimsel hem coğrafi olarak birbirinden oldukça farklı özellikler gösteren Aras Vadisi ve Kars-Ardahan Platosu çok çeşitli sulak alanlarıyla sivrisinek larvalarına uygun habitatlar sağlamakta ve yoğun hayvancılık faaliyetlerinden dolayı ergin bireylerin beslenebileceği değişik konak türlerini de beraberinde bulundurmaktadır. Bölge ayrıca, her sonbaharda Rusya ve Kafkaslar’dan gelen Ortadoğu ve Afrika’ya giden ve ilkbaharda geri dönen milyonlarca kuşun göç yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu durum alanı döngüsünü sivrisinekler ve kuşlar gibi konaklar üzerinden sürdüren BNV açısından oldukça önemli kılmaktadır. Bu çalışmada Kars-Ardahan Platosu ve Aras Vadisi ergin sivrisinek tür kompozisyonunu belirlemek için 2020 Ağustos ve Eylül ayları boyunca ergin sivrisinek örneklemesi yapılmıştır. Alanın Kars Platosu ve Aras Vadisi’ni içerisine alan kısımda daha önce çeşitli larva ve ergin örneklemeleri yapılmıştır. Ancak bu çalışmada hem örnekleme alanları genişletilmiş hem de daha önce hiç çalışılmamış olan Ardahan Platosu da çalışmaya katılmıştır.

YÖNTEMLER

Çalışma Alanı

Bu çalışma Türkiye’nin Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan Kars, Iğdır ve Ardahan illerini de içerisine alan Aras-Kura Havzası içinde 2020 yılı Ağustos ve Eylül ayları boyunca ergin sivrisinek tür örneklemesi şeklinde yapılmıştır (Şekil 1). Örneklemenin yapıldığı Kars-Ardahan Platosu yaz ayları ile kış ayları arasında sıcaklık farkının oldukça fazla olduğu karasal iklim koşullarının etkisi altındadır. 1931 ve 2020 yılları iklim verilerine göre Kars ilinin yıllık ortalama sıcaklığı 4,7 °C’dir ve en yüksek sıcaklık 35,4 °C ile Temmuz ayında ve en düşük sıcaklık -37 °C ile Şubat ayında ölçülmüştür (13). Yıllık toplam yağış miktarı ise 509,4 mm olarak ölçülmüştür. 1958 ve 2020 yılları iklim verilerine göre Ardahan ilinin yıllık ortalama sıcaklığı 3,6 °C’dir ve en yüksek sıcaklık 34,3 °C ile Temmuz ayında ve en düşük sıcaklık -39,8 °C ile Ocak ayında ölçülmüştür (13). Yıllık toplam yağış miktarı ise 555,6 mm olarak ölçülmüştür. Kars-Ardahan Platosu’nun genel yükseltisi 1,700-2,200 m arasındadır ve orman alt sınırı 1,800 m’lerden başlayıp bazı yerlerde 2,800 m’lere kadar çıkabilmektedir. Platoda mera ve çayır alanlarının fazlalığı alanı hayvancılık açısından oldukça elverişli bir konuma getirmiştir.

Şekil 1

Kars Platosu Aras Vadisi’ne doğru alçalmaya başlar. Aras Vadisi çöl faunasının Anadolu’ya giriş yaptığı önemli bir ekolojik koridordur ve vadide yer alan Iğdır Ovası ve çevresi etrafında bulunan dağlık ve plato bölgelerinden iklim şartları bakımından belirgin bir şekilde ayrılarak mikroklima özelliği göstermektedir. Alanın gösterdiği bu özellik yükseklik farkından kaynaklanmaktadır. Ova yaklaşık 800-900 m’de yer almaktadır. Erzurum il sınırlarından doğan ve Kura Nehri ile birleştikten sonra Hazar Denizi’ne dökülen Aras Nehri Türkiye’nin Ermenistan, Azerbaycan ve İran ile doğal sınırlarını oluşturur. 1931 ve 2020 yılları iklim verilerine göre Iğdır ilinin yıllık ortalama sıcaklığı 12,2 °C’dir ve ölçülen en yüksek sıcaklık 42 °C ile Ağustos ayında ve en düşük sıcaklık -30,3 °C ile Aralık ayında ölçülmüştür (13). Yıllık toplam yağış miktarı ise 261 mm olarak ölçülmüştür. Iğdır Ovası’nın tarıma elverişli iklimi, coğrafi yapısı ve sulu tarıma elverişli tuz oranı yüksek toprakları alanda oldukça yüksek sayılarda sivrisinek popülasyonu varlığına neden olmaktadır. Ayrıca alan çok önemli kuş göç rotalarının üzerinde yer almaktadır ve alanda bulunan geniş sulak alanlar göç eden kuşlar için çok uygun dinlenme ve üreme alanları oluşturmaktadır.

Sivrisinek Örneklemesi

Ergin sivrisinek örneklemeleri 2020 yılında, alanda daha önce yapılan çalışmalarla sivrisineklerin popülasyon yoğunluğu olarak olarak tepe noktasına ulaştıkları Ağustos ve Eylül aylarında gerçekleştirilmiştir. Örnekleme alanları için ergin sivrisineklerin gelişme alanları/ortamları yakınları ve barınma/beslenme için kullandıkları ev içleri, açık alanlar ve yarı açık alanlar seçilmiştir. Ergin dişi sivrisineklerin yakalanması amacı ile New Jersey ışık tuzakları (John W. Hock Company, Gainesville, Florida) kullanılmıştır. Ayrıca içeride dinlenmeyi tercih eden sivrisinekler de ışık tuzaklarının kurulduğu alanların yakınlarında bulunan ev, ahır ve yarı açık kümes/tuvalet vb. yerlerden ağız aspiratörleri kullanılarak toplanmıştır. Işık tuzakları yerden yaklaşık 1,5-2 m yüksekliğe kurularak gün batımından gün doğumuna kadar çalıştırılmış ve toplanan sivrisinekler laboratuvara getirilerek teşhis edilmiştir. Tür teşhisleri Schaffner ve ark. (14) tür teşhis anahtarı kullanılarak yapılmıştır.

İstatistiksel Analiz

Alandaki sivrisinek türlerinin yoğunluğu (nispi bolluk) aşağıdaki formüle göre Kars-Ardahan Platosu ve Aras Vadisi için ayrı ayrı olarak hesaplanmıştır (15).

D=l/L x %100

Burada; D-yoğunluk, l-her bir sivrisinek türünün örnek sayısı, L-tüm örneklerin sayısıdır.

BULGULAR

Çalışma süresince Kars-Ardahan Platosu ve Iğdır Ovası’nda 53 farklı ergin örnekleme (Tablo 1, Şekil 1) alanından 5 cinse ait 12 sivrisinek türünden [Aedes (Ae.) caspius, Ae. vexans, Anopheles (An.) hyrcanus, An. maculipennis s.l., An. superpictus, Cx. hortensis, Cx. theileri, Cx. pipiens s.l., Coquillettidia (Cq.) richiardii, Culiseta (Cs.) annulata, Cs. longiearolata, Cs. subochera] toplam 5,361 ergin birey örneklenmiştir. Toplanan türlerin sayıları, yoğunlukları ve hangi yöntemle örneklendikleri Kars-Ardahan Platosu ve Aras Vadisi için ayrı ayrı olarak Tablo 2’de verilmiştir. Kars-Ardahan Platosu’dan ergin olarak toplam 7 tür (Ae. caspius, An. maculipennis s.l., Cx. hortensis, Cx. pipiens s.l., Cx. theileri, Cq. richiardii, Cs. annulata, Cs. longiearolata) örneklenmişken, Aras Vadisi’nde toplam 12 tür (Ae.caspius, Ae. vexans, An. hyrcanus, An. maculipennis s.l., An. superpictus, Cx. hortensis, Cx. theileri, Cx. pipiens s.l., Cq. richiardii, Cs. annulata, Cs. subochera) örneklenmiştir. Aras Vadisi’nde örneklenen Ae. vexans, An. superpictus, Cs. annulata, Cs. subochera ve Cq. richiardii türleri Kars-Ardahan Platosu’nda örneklenemezken, platoda örneklenip Aras Vadisi’nde örneklenemeyen tek tür Cs. longiearolata türü olmuştur. Tüm alanda en yoğun olarak örneklenen türler Ae. caspius, Cx. theileri ve An. maculipennis s.l. türleri olmuştur. Kars-Ardahan Platosu’nda toplanan türler arasında en baskın tür %34,2 yoğunlukla Cx. theileri türü iken, Aras Vadisi için en baskın tür %63 yoğunlukla Ae. caspius olarak tespit edilmiştir.

Tablo 1
Şekil 1
Tablo 2

TARTIŞMA

Kars-Ardahan Platosu ve Aras Vadisi’ni içine alan Aras-Kura kapalı havzasında sivrisinek tür kompozisyonunu ve dağılımlarını belirlemek amacıyla yürütülmüş olan bu çalışmada Kars Ardahan Platosu’nda 7 farklı ergin türe ait toplam 1,216 sivrisinek örneklenmişken, Aras Vadisi’nde ise toplam 11 farklı türe ait 4,145 sivrisinek türü örneklenmiştir. Kars-Ardahan Platosu’nda toplanan türler arasında en baskın tür %34,2 yoğunlukla Cx. theileri türü iken, Aras Vadisi için en baskın tür %63 yoğunlukla Ae. caspius olarak tespit edilmiştir. İki alan arasındaki tür sayısı ve türlerin yoğunluk farkının nedeni Aras Vadisi’nin mikroklimatik ikliminden ve bu iklimden kaynaklanan tarım/sulama alışkanlıklarının farklılığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Çalışma alanında tespit edilen bu türlerin tümü Türkiye sivrisinek tür listesinde yer almaktadır.

Aras Vadisi’ne komşu ülke olan Ermenistan’da 2016-2018 yılları arasında yapılan oldukça geniş kapsamlı ergin ve larva sivrisinek örnekleme çalışmalarında da tüm alana ve özelllikle Aras Vadisi’ne benzer bir tür kompozisyonun varlığı bildirilmiştir (16). Ermenistanda’da Aras Vadisi’ne benzer şekilde en yaygın ve yoğun olarak bulunan Aedes türünün Ae. caspius türü olduğu ve benzer şekilde An. maculipennis s.l./s.s. türünün de en yaygın Anopheles türü olduğu tespit edilmiştir (16). Yine benzer şekilde Cx. theileri türünün de en yaygın olarak bulunan Culex türleri arasında olduğu bildirilmiştir (16). İran’ın Aras Vadisi ile sınırı olan Batı Azerbaycan Bölgesi’nde yapılan diğer bir sivrisinek larva çalışmasında da An. maculipennis s.l., An. superpictus, Cx. pipiens, Cx. theileri, Cx. modestus, Cx. hortensis, Cx. mimeticus, Cs. longiareolata, Oc. caspius s.l. gibi Aras Vadisi’nde bu çalışmada ve daha önceki çalışmalarda tespit edilmiş türlerin varlığı bildirilmiştir (17). Yine çalışma alanına komşu ülke olan İran’ın kuzeyinde yer alan Mazandaran Bölgesi’nde yapılan sivrisinek larva örneklemesinde de alanda en fazla bulunan Anopheles türünün An. maculipennis s.l. olduğu bildirilmiştir. Ancak çalışma alanımızda tespit edilen diğer yoğun türler olan Ae. caspius ve Cx. theileri türlerinin bölgede varlığı bildirilmemiştir (18). Bu durumun iki alanın oldukça farklı iklim ve habitat özelliklerinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Erdem (19) yılında Kars Platosu’nda yaptığı larva örnekleme çalışmasında toplam 24 adet larva üreme alanında 18 sivrisinek türünün (An. maculipennis s.l., Cx. hortensis, Cx. pipiens s.l., Cx. laticinctus, Cx. theileri, Cx. tritaenihorynchus, Ae. caspius, Ae. hexodontus, Ae. pullatus, Ae. cataphylla, Ae. subdiversus, Ae. flavescens, Ae. cyprius, Cs. alaskaensis, Cs. annulata ve Cs. longiareolata) varlığını bildirmiştir (19). Iğdır ve civarında yapılan larva örneklemelerinde ise alanda toplam 14 farklı sivrisinek türünün (Ae. vexans, An. hyrcanus, An. maculipennis s.l., Cx. deserticola, Cx. laticinctus, Cx. martinii, Cx. mimeticus, Cx. modestus, Cx. pipiens s.l., Cx. theileri, Culex territans, Cx. tritaeniorhynchus, Ae. caspius ve Ae. dorsalis) kaydı verilmiştir (20).

Yine Aras Vadisi’nde yapılan ısırma aktivitesi çalışmasında Iğdır’da bir sınır karakolunda Ae. vexans, An. hyrcanus, An. maculipennis s.l., Cx. pipiens s.l., Cx. theileri, Cx. territans, Oc. dorsalis, Oc. caspius ve Cq. richiardii türlerinin varlığı tespit edilmiştir (21). Cs. annulata türünün varlığı ise Aras Vadisi’nde Alkan (22) tarafından tespit edilmiştir. Kuçlu (23), 2015 yılında Kars Platosu ve Aras Vadisi’ni içine alan toplam 13 örnekleme istasyonunda Kars Platosu’nda 6 farklı ergin sivrisinek (Oc. caspius, Cx. theileri, Cx. pipiens s.l., An. maculipennis s.l., Cs. longierolata ve Cs. annulata) ve Aras Vadisi’nde ise 9 farklı ergin sivrisinek türü (Oc. caspius, Ae. vexans, Cx. theileri, Cx. pipiens s.l., Cx. territans, An. maculipennis s.l, An. hyrcanus, An. sacharovi ve Cs. annulata) örneklemiştir. Aras Vadisi’nde 2012, 2013 ve 2014 yıllarında 8 farklı köyde gerçekleştirilen ergin sivrisineklerde Dirofilaria spp. türlerinin araştırılması isimli çalışmada da toplam 7 farklı ergin sivrisinek türü (Ae. caspius, Cx. theileri, An. maculipennis s.l., Cx. pipiens s.l., An. hyrcanus, Ae. vexans ve Cs. annulata) örneklenmiştir (24). Ayrıca Günay (7), 2015, yaptığı tez çalışmasında Kars Platosu’nda yukarıda yapılmış çalışmalarda bulunan türlerden farklı olarak Cx. torrentum, Cx. quinquefasciatus ve Ae. annulipes türlerine dair kayıt vermişken hem Kars hem de Iğdır’da An. claviger türlerini örneklemiştir (7).

Bu çalışmada da daha önce Kars Platosu ve Aras Vadisi’nden kayıtları verilmiş türlerden başka yeni türlere rastlanmamışken, daha önce Iğdır Ovası’nda da ergin olarak örneklenmiş Cx. territans ve An. sacharovi türleri bu çalışmada örneklenememiştir (21,22). Bunun dışında ise larva olarak ise daha önce Aras Vadisi’nde örneklenmiş olan Cx. laticinctus, Cx. tritaenihorynchus, Cx. martinii, Cx. mimeticus, Cx. modestus, Cx. territans, Cx. tritaeniorhynchus, Ae. caspius ve Kars Platosu’ndan örneklenmiş olan Ae. subdiversus, Cx. torrentum, Cx. quinquefasciatus, Ae. annulipes, Cs. alaskaensis ve Ae. cyprius ile her iki alanda beraber örneklenmiş olan An. claviger, Cx. laticinctus ve Cx. tritaenihorynchus türleri bu çalışmada örneklenememiştir. Ayrıca alanda daha önceki yapılan çalışmalarda Aras Vadisi’nde Ae. dorsalis olarak verilen türün daha sonra yapılan örneklemelerde Ae. caspius türü olduğu belirlenmiştir ve sonra yapılan tüm çalışmalarda tür Ae. caspius olarak verilmiştir.

Entomolojik çalışmalar için çok farklı örnekleme teknikleri kullanılırken, sivrisinekler için kullanılan örnekleme teknikleri uçan erginler, dinlenen erginler, larva ve yumurta örneklemesi olarak dört ana kategori altında toplanabilir (25). Hangi yöntemin kullanılacağı çalışma amacına, hedef türlere ve çalışma alanının çevresel koşullarına göre oldukça değişiklik gösterir. Karbondioksit, koku, konak ve ışık gibi çekici uyaranlar gonotropik döngünün farklı evrelerinde olan ya da konak arayışında olan sinekleri yakalamak için oldukça kullanışlı olurken, ağız aspiratörleri ile yapılan çalışmalar içerilerde dinlenen ve tuzaklara ilgi göstermeyen Cx. pipiens türü ve bazı Anofeles türü sinekleri yakalamak için daha kullanışlı olabilmektedir (25). Bu çalışmada da tüm alan içinde özellikle An. maculipennis s.s. türüne ait örneklerin ışık tuzaklarını çok fazla tercih etmedikleri (%21,2) ve bu türün bireylerini gün içinde dinlenme halindeyken ağız aspiratörleriyle örneklemenin çok daha başarılı sonuçlar verdiği tespit edilmiştir (%78,8). Ayrıca Cx. territans türünün Iğdır Ovası’nda daha önce ısırma aktivitesi çalışmasında insan tuzakları kullanılarak örneklenebilip ışık tuzaklarında örneklenememesi de örnekleme yöntemleri ve bu yöntemlerle toplanacak türlerin varlığının farklılığına işaret etmektedir (21). Larva örneklemesi ise türlerin üreme alanlarının tespiti yapılabildiği için özellikle kontrol çalışmaları ve sürveyans çalışmaları ve için oldukça önemlidir. Tuzaklara gelmeyen, ya da nadir olarak gelen türler, sadece belli kısa periyodlarda tespit edilebilen türler ile insan yerleşiminden uzak alanlarda bulunan türleri örnekleyebilmek ve daha çok larva çalışmalarıyla mümkün olmaktadır. Yine tuzaklara ilgi göstermeyen bazı türler içinse yumurtlama alanlarının taklit edilerek oluşturulduğu ovitraplar (yumurta tuzakları) oldukça kullanışlıdır. Bu nedenle çalışma yapılan alanlarda larva ve ergin tür kompozisyonlarının farklılık göstermesi oldukça beklenen bir sonuçtur. Ergin olarak örneklenen türler alanda daha önce yapılan dar ölçekli çalışmalarla oldukça benzer tür kompozisyonu vermiştir. Bu sonuçlar bir alanda sivrisinek türleri üzerinde yapılacak sürveyans ve kontrol çalışmalarında farklı örnekleme yöntemlerinin beraber kullanılmasının önemini açıkça göstermektedir.

Culex theileri Türkiye’de Akdeniz, Ege, Karadeniz, Orta Anadolu ve Kuzey Doğu Anadolu iklimsel bölgelerinde oldukça yaygın olarak bulunan bir türdür (26-29). Cx. theileri çok farklı üreme alanlarını kullanabilen ve adaptasyon yeteneği yüksek olan bir tür olup, aynı zamanda diğer türlerin olmadığı ya da nadir bulunduğu habitatlarda yüksek yoğunluklara ulaşabilmektedir (29). Cx. theileri yayılım alanının genişliğinin yanı sıra, taşıdığı arbovirüsler ile vektöriyel olarak da önemli bir türdür. Tür, BNV’nin potansiyel bir vektörüdür (30-32). Ergünay ve ark. (33) tarafından Türkiye’de yapılan bir çalışmada ise türün Cx. theileri flavivirus ile enfekte olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Culex pipiens s.l., dünyada en yaygın görülen sivrisinek türlerinden biridir ve bu tür kırsal alanlara göre daha çok kentsel alanlardaki habitatlarda yüksek popülasyon yoğunluklarında bulunur (34). Bu tür Cx. pipiens biotip pipiens ve Cx. pipiens biotip molestus olarak 2 farklı form içerir. Cx. pipiens s.l. fırsatçı bir ısırma davranışına sahiptir ve bu eğilimin türün BNV (34) Dirofilaria (D.) immitis (35) ve USUV RNA virüsü (36) gibi arbovirüslerin amplifikasyon konaklarından insanlara iletiminde primer vektör olarak rolünü artırabildiğini göstermiştir. Çalışmamızda türün biotip ayrımına dair herhangi bir moleküler ayrım yapılmadığından Cx. pipiens s.l. olarak verilmiştir.

Antropofilik bir tür olan Ae. caspius, arbovirüs bulaşmasında önemli bir rol oynar. Birçok yerde BNV’nin potansiyel vektörlerinden biridir (37-39). Ayrıca, laboratuvar çalışmaları Ae. caspius’un chikungunya virüsü (40) ve Rift Valley ateşi (41) için de potansiyel vektör olabileceğini göstermiştir.

Cx. theileri, Cx. pipiens ve An. maculipennis s.l., İspanya (42,43) ve Morchón ve ark. (43), İtalya (44,45), Türkiye (46), Ae. caspius ise İtalya’da, D. immitis’in doğal vektörleridir (45). Diğer bir çalışmada, yine Cx. theileri, Cx. pipiens, An. maculipennis ve Ae. caspius, Portekiz’in üç farklı bölgesinde D. immitis’in potansiyel vektörleri olarak tanımlanmıştır (47).

Anopheles maculipennis grubu sivrisinekler içerisinde izomorfik türleri barındırdığından sistematikteki yerleri çok uzun yıllar boyunca tartışmalı olarak kalmıştır. Türkiye’de ise bu gruba ait dört türün (An. maculipennis s.s., An. melanoon, An. sacharovi, An. messae), varlığı rDNA-ITS2 ve COI sekans analizleri sonucunda kesinlik kazanmıştır (7,48,49). Çalışmamızda kompleks ayrımına dair herhangi bir moleküler ayrım yapılmadığından dolayı tespit edilen An. maculipennis gruba ait örnekler An. maculipennis grup olarak belirtilmiştir.

Anopheles maculipennis kompleksine ait ikiz türler, Avrupa’da Plasmodium’un etkin vektörleri olarak bilinmektedir (50). Türkiye’deki sıtmanın başlıca taşıyıcısı, An. sacharovi’dir ancak An. superpictus ve Anopheles maculipennis s.s.’de ikincil vektörler olarak rol oynayabilir (51,52).

Kuçlu (23), Aras Vadisi ve Kars Platosu’nda yaptığı çalışmada An. maculipennis s.l., Ae. caspius, Cx .pipiens, Cx. theileri türleri beraber An. hyrcanus türünün de Kars Platosu ve Aras Vadisi’nde BNV için potansiyel vektör türler olduklarını ortaya çıkarmıştır (23). Aras Vadisi’nde yapılan başka bir çalışmada da yine An. maculipennis s.l., Ae. caspius, Ae. vexans Cx. pipiens, Cx. theileri türlerinin D. immitis ve D. repens türleri için potansiyel vektör türler olduğu, An. hyranus türünün ise olası vektör tür olduğu tespit edilmiştir (24).

SONUÇ

Bu sonuçlar tespit edilen türlerin çalışılan alanlar için de oldukça önemli vektör türler olduğunu ve tüm alanlarda hem sıtma hem de diğer önemli arbovirüslerin varlığına dair çok daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmalar hem alandaki hem de Türkiye’deki sivrisinek literatürüne katkı sağlayabilecek, hem de mücadele çalışmalarına temel oluşturulacak bilgiler elde edilmesine ve eradikasyon programlarının geliştirilmesine destek olacaktır.

* Etik

Etik Kurul Onayı: Sivrisinek örneklemesi için etik kurul formuna ihtiyaç duyulmamıştır.

Hasta Onayı: İhtiyaç duyulmamıştır.

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulunda olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

Finansal Destek: Yazar tarafından finansal destek almadığı bildirilmiştir.