GİRİŞ
İnsan toksokariyazı, köpek nematodu Toxocara canis ve kedi nematodu Toxocara cati larvalarının sindirim yoluyla alınmasıyla oluşan parazitik enfeksiyondur. İnsanlar; toprak veya sudaki enfektif yumurtaların yiyeceklerle alınması, köpek ve kedilerle temas, sığır, koyun, tavuk gibi konakçıların çiğ veya az pişmiş etlerindeki larvaların yutulmasıyla enfekte olur (1,2). Toksokariyaz bütün dünyada görülmekle birlikte, kırsal bölgelerde yaşayanlar ve çocuklar daha yüksek risk altındadır (3). Gelişen klinik tablolar visceral larva migrans (VLM), oküler larva migrans, gizli toksokariyaz ve nörotoksokariyazdır. VLM, sıklıkla asemptomatik seyretmekle birlikte, öksürük, ateş, başağrısı, miyalji gibi semptomlara yol açabilir. Hastalığın seyri esnasında deri lezyonları, lenfadenopati, granülomatöz hepatit, miyokardit, artrit ve nefrit de gelişebilir (1,2). Tanıda histopatolojik inceleme, doku veya vücut sıvılarında larva DNA’sının gösterilmesi duyarlı olmakla birlikte invazif ve pratik olmadıklarından serolojik ve immünolojik yöntemler önerilmektedir (1,4). Toksokariyaz seyrinde eozinofili görülmektedir (5). Tedavide albendazol veya mebendazol kullanılmaktadır.
Burada, uzun süre hipereozinofili ve lenfadenopati nedeniyle araştırılıp, tanısı geç konulan iki toksokariyaz olgusu sunulmuştur.
OLGU SUNUMU
Bilinen hastalık öyküsü olmayan, ilçede yaşayan 22 yaşında erkek hasta 20 gündür olan koltuk altında ağrılı şişlik yakınmasıyla başvurdu. Ateşi olmayan, hayvancılık, bağ bahçe işiyle uğraşmayan hastanın ara ara olan karın ağrısı dışında ek yakınması yoktu. Fizik bakısı sol aksiller lenfadenopati (4x5 cm) dışında normaldi. Başvuruda laboratuvar bulguları; beyaz küre: 11.300/mm3 (eosinofil- %44,8) olup diğerleri normaldi. Periferik yayma eozinofiliyi destekliyordu ve araştırma süresince eozinofili %71’e kadar yükseldi. Brucella Wright aglütinasyon testi ve tularemi mikroaglütinasyon testi negatifti. PPD 18 mm olan hastanın, ELISA yöntemiyle anti-Toxoplasma IgM (-); IgG (+) (Roche Cobas; Fransa) ve Echinococcus granulosus immünhemaglütinasyon (IHA) testi negatifdi (Cellognost‐Echinococcosis, Siemens, Almanya). Gaita incelemesinde parazite rastlanılmadı. Tomografide: splenomegali ve karaciğerde multipl hipodens lezyonlar (Şekil 1); akciğerde multipl metastaz şüpheli lezyonlar; sol aksilla ve boyunda yaygın lenfadenopati saptandı. PET-BT (pozitron emisyon tomografisi) lenfoproliferatif hastalık; karaciğer biyopsisi: yoğun eozinofilik enfiltrasyon ve eozinofilik mikroapse odakları; aksiller lenf nodu biyopsisi: non-kazeöz non-nekrotizan granülamatöz reaksiyon şeklinde raporlandı. Hasta bu süreçte azitromisin, amoksisilin-klavulonat gibi non-spesifik tedavileri kullandı. Ampirik olarak albendazol 2x400 mg başlanan hastanın ELISA yöntemiyle bakılan anti-Toxocara Canis IgG (Ulusal Parazitoloji Referans Laboratuvarı) pozitif gelince albendazol tedavisi beş gün daha verilerek 14 güne tamamlandı. Eozinofil seviyesi tedavi bitiminde %13,3, altı ay sonra %17’ye geriledi.
OLGU SUNUMU 2
İlçede öğretmenlik yapan, ek hastalığı olmayan 46 yaşında erkek hasta, beyaz küre: 18.600/mm3 (eozinofil- %46) olunca eozinofili nedeniyle hematoloji servisine yatırıldı. Periferik yayma eozinofiliyi destekliyordu ve iki yıllık süreçte eozinofili %62’ye kadar yükseldi. Görüntüme yöntemlerinde; karaciğerde multipl periferik kontrastlanan lezyonlar (metastaz) ve apse odakları (Şekil 2); akciğerde bilateral multipl metastazla uyumlu minimal fluoro-2-deoksi-glikoz (FDG) pozitif nodüller saptandı. Kemik iliği biyopsisinde eozinofili dışında patoloji saptanmadı. Endoskopi, kolonoskopi ve bronkoskopi tetkikleri normaldi. Hematoloji tarafından Hipereozinofilik sendrom tanısıyla 1,5 ay steroid ve bir yıl hidroksiüre verilmesi sonrasında görüntüleme tetkiklerinde benzer bulgular mevcuttu. Karaciğer biyopsisinde: hipereozinofiliye sekonder değişiklikler, nekrotizan granülom varlığı saptandı. Gün aşırı alınan üç dışkı örneği incelemesinde parazite rastlanılmadı. Echinococcus granulosus IHA (-) (Cellognost‐Echinococcosis Kit, Siemens Healthcare Diagnostics Products GmbH, Almanya), ELISA yöntemiyle bakılan anti-Toxocara canis IgG (+) (Ulusal Parazitoloji Referans Laboratuvarı) olması üzerine toksokariyaz tanısı konuldu. Daha önce parazitoz düşünülerek ampirik olarak albendazol tedavisi alan hastaya toplamda bir ay albendazol 2x400 mg verildi. Göz muayenesi ve kranial manyetik rezonans görüntülemesi normaldi. Eozinofil seviyesi tedavi bittikten bir ay sonra %6,8 ve 18 ay sonra normaldi.
TARTIŞMA
Toksokariyaz, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından ihmal edilen en önemli beş hastalıktan biri olarak rapor edilmiştir (6). Hastalık, enfektif Toxocara yumurtalarının oral yolla alınması, larvaların bağırsak mukozasından dolaşımla akciğer, karaciğer, kas ve santral sinir sistemi gibi organlara yayılmasıyla ortaya çıkar (1,2). Hastalığın spesifik bulguları olmadığından tanısı atlanabilir veya gecikebilir.
Sıklıkla toprak ve hayvanlarla temas sonrası ortaya çıktığından kırsal bölgelerde hastalık prevelansı kentsel bölgelerden yüksektir. Çocuklar; toprak yeme alışkanlıkları, sokaklarda oynamaları, kedi ve köpeklerle daha sıkı temas etmeleri nedeniyle daha riskli gruptadır (6,7). Bir çalışmada kırsalda yaşayan 630 hastaya ELISA ile anti-Toxocara IgG bakılmış ve seropozitiflik %23,5 ve iyi yıkanmamış sebze, köpeklerle ve toprakla temas yüksek seropozitiviteyle ilişkili bulunmuştur (3). Amerika’da 1988-1994 yılları arasında seroprevelans %13 iken, 2011-2014 yılları arasında %5,1 olarak bulunmuş, artan yaş, erkek cinsiyet, düşük eğitim ve sosyo-ekonomik düzey ile göçmen olma durumu yüksek seropozitivite ile ilişkilendirilmiştir (4). Ülkemizde toksokariyaz prevalansının %7,6-28,2 arasında değiştiği, kırsalda yaşayanlarda şehir merkezinde yaşayanlara ve çocuklarda erişkinlere göre daha yüksek oranda görüldüğü bildirilmiştir (7-9). Bizim olgularımız da kırsalda yaşadıklarından toksocara ile enfekte olma olasılıkları yüksekti.
Tanıda doku biyopsisinde larvaların gösterilmesi en doğru yöntemdir ancak, zor ve invaziftir. Olgularımızda başlangıçta toksokariyaz düşünülemediğinden karaciğerden biyopsi yapılmış, dokuda eozinofilik infiltrasyon ve nekrotizan granülomların varlığı saptanmıştır. Bu bulgular parazitik enfeksiyon araştırılması açısından uyarıcı olmuştur. ELISA ile ekskretuar‐ sekretuar (TES) antijenlerine karşı oluşan IgG tespiti sensitivite ve spesifitesi yüksek (>%90) yöntemdir (1,6,10,11). TES antijenleri larvaların metabolizması esnasında sekrete edilen bir grup glikoproteindir (5). ELISA ile elde edilen pozitif sonuçların western yöntemi ile konfirmasyonu önerilir. Ayrıca Toxocara enfeksiyonu sırasında, IgE ve periferik eozinofil seviyeleri artar (5,10). Farklı çalışmalarda eozinofilisi (>%10) olan hastalarda ELISA ile Toxocara serolojisi sırasıyla %32,3- %53,4- %65 olarak bulunmuştur (5,12,13). Western yöntemi ELISA’ya göre daha duyarlı ve üstündür (p<0,0001) (12). Olgularımıza ELISA yöntemi ile tanı konulmuştur. Hastaların başvurularında eozinofilisi (sırasıyla; %44,8 ve %46) mevcuttu ve tedavi ile eozinofil seviyeleri (sırasıyla; %17 ve %6,8) gerilemiştir.
Görüntüleme yöntemlerinde karaciğerde küçük, hipoekoik lezyonlar görülebilir. Bunlar non-spesifiktir ve enflamatuvar etkenler veya granülomatöz lezyonlardan ayrılamaz (14). Kantarcıoğlu ve ark. (15) karaciğerde multipl hipoekoik kitleleri olan hastaya biyopside yoğun eozinofil içeren enflamatuvar hücreler tespit ederek toksokariyaz tanısı koymuşlar. Olgularımızın karaciğerlerindeki lezyonlar başlangıçta metastaz olarak yorumlanmış ve PET-BT çekilerek kanser taraması bile yapılmıştı.
Tedavide, klinik rezolusyon ve larvaların beyin, göz gibi hayati organlara göçünü azaltmak hedeflenmektedir (5). Albendazol ve mebendazolün dokudaki larvalara etkisi sınırlıdır ancak, verilebilecek en uygun ilaçlardır. Albendazol metabolize edildikten sonra dokulara daha iyi dağılmaktadır (1). Antihelmintik ilaçların dozu ve tedavi süresi hakkında standart kılavuzlar bulunmamaktadır. Sıklıkla önerilen albendazol; 800 mg/gün 5 gün veya 10 mg/kg 14 gündür (4).
SONUÇ
Hastalığın akla gelmemesi, nadir görüldüğünün düşünülmesi ve spesifik bulguların olmaması nedeniyle kolayca atlanabilir. Olgularımız da uzun süre tanı alamamış, tanı için geçen süreçte çok fazla tetkik yapılmış ve gereksiz ilaç kullanmışlardır. Bu nedenle özellikle kırsal bölgede yaşayan ve açıklanamayan eozinofilisi olan hastalarda toksokariyaz ayırıcı tanıda mutlaka düşünülmelidir.
BİLGİLENDİRME
Bu yazı XX. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları (Klimik 2019) Kongresi'nde sunulmuştur.
* Etik
Hasta Onayı: Tüm katılımcılardan yazılı onam alınmıştır.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu tarafından değerlendirilmiştir.
* Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: T.D.K., M.Ç., H.Ö.Ç., A.D., E.T., Konsept: T.D.K., M.Ç., H.Ö.Ç., A.D., E.T., Dizayn: T.D.K., M.Ç., H.Ö.Ç., A.D., E.T., Veri Toplama veya İşleme: T.D.K., M.Ç., H.Ö.Ç., A.D., E.T., Analiz veya Yorumlama: T.D.K., M.Ç., E.T., Literatür Arama: T.D.K., M.Ç., H.Ö.Ç., A.D., E.T., Yazan: E.T., T.D.K., M.Ç., A.D.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek bildirilmemiştir.