GİRİŞ
Uyuz, bir ektoparazit olan Sarcoptes scabiei’nin S. scabiei neden olduğu ırk, yaş, cinsiyet ve sosyo-ekonomik düzey farkı gözetmeksizin dünyada ve ülkemizde herkesi enfeste edebilecek bulaşıcı bir hastalıktır.
S. scabiei; vücutları oval ve tek parçadan oluşmuş, kirli beyaz renktedir. İkisi ön, ikisi arka dört çift bacakları vardır. Öndeki bacaklar kısa ve sonları çekmenlerle bitmekte iken arka bacak sonlarındaki çekmenler ise atrofiye uğrayarak bir kılla sonlanmıştır. Dorsal yüz diken ve sivri pullarla kaplıdır. İnsan
S. scabiei’nin yegane konağıdır. Tüm evrimini insan derisinde epidermisin stratum corneum tabakasında oyduğu tüneller (sillion) içinde geçirir. Lenf ve dokularla beslenir, kan emmezler. Evriminde; yumurta, larva, nimf ve erişkin dönemleri vardır. Uyuzun en belirgin özelliği geceleri çok şiddetli ve yaygın, gündüzleri hafif ve tolere edilebilir kaşıntıdır (1-3). Deride görülen lezyonlar, deriden biraz kabarık kahverengimsi, pembe-beyaz renkli sillion lezyon olup günde 0,5-2 mm uzamaktadır. Tünelin ucunda inci tanesine benzeyen içinde dişi
Sarcoptes’lerin bulunduğu toplu iğne başı büyüklüğünde veziküller bulunur. Tünel ve veziküller akarların yoğun olduğu yerler olup klinik ve tanıda önemlidirler (2,4).
Eller enfestasyonun en sık oluştuğu yerlerdir. Sillion en çok el bileklerinde (%85) ve parmak aralarında, dirsek, aksilla, gluteal bölge ve peniste, yenidoğan ve çocuklarda ise avuç içi ve ayak tabanında görülebilmektedir. Erişkin kişilerde sırtın üst bölümü, boyun, yüz, saçlı deri, avuç içi, ayak tabanı gibi bölgelerde lezyon hemen hemen hiç görülmemektedir (1,5,6).
Uyuz tanısı; “Sillion mürekkep testi” ve aynı prensibi kullanan diğer bir alternatif test olan “Topikal tetrasiklin testi” ile tünellerin tanımlanması, “Epidermal traş biyopsisi” gibi biyopsi yöntemleri ve deri kazıntısı incelenmesi yöntemleriyle Sarcoptes erişkin larva, nimf ve/veya yumurtaların görülmesiyle konulmaktadır. Bu yöntemler, içerisinde en çok kullanılan ve en eski yöntem olan deri kazıntısı incelenmesidir (2,3,7). Son yıllarda tanıda dermoskop da kullanılmaktadır (8).
Bu çalışmada Fırat Üniversitesi Hastanesi Parazitoloji-mikoloji Laboratuvarı'na uyuz ön tanısı alarak başvuran hastalarda S. scabiei’nin yaygınlığının araştırılması amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER
Çalışma Ocak 2012-Aralık 2019 tarihleri arasında Fırat Üniversitesi Hastanesi Parazitoloji-mikoloji Laboratuvarı'na 735’i dermatoloji, 3’ü pediyatri, 7’si enfeksiyon hastalıkları, 1’i nöroloji klinik veya polikliniklerinden, uyuz ön tanısı alarak başvuran, 0-80 yaşları arasında 388’i (%52) kadın, 358’i (%48) erkek toplam 746 hastanın el (bilek, parmak arası, parmak ucu, avuç içi), karın, penis ve bacak (uyluk, ayak tabanı) bölgelerindeki şüpheli lezyonlardan alınan kazıntı örneklerine (kazıntı örnekleri yüzeysel değil derin alınmalıdır) %15 KOH (potasyum hidroksit) çözeltisi damlatılarak ışık mikroskobunda X10, X20, X40 objektiflerle S. scabiei (erişkin larva, nimf ve/veya yumurtaları) retrospektif olarak incelenmiştir. Bu nedenle etik kurul onayı ve hasta onayı alınmamıştır. Hasta bilgileri hastane otomasyonundan ve laboratuvar kayıt defterlerinden alınmıştır.
İstatistiksel Analiz
İstatistiksel değerlendirmede X2 testi kullanıldı.
BULGULAR
İnceleme sonucunda; 137’si dermatoloji, biri pediyatri ve birisi nöroloji kliniklerinden başvuran ve biri anne ile kızı (ev hanımı, orta öğretim öğ.), biri karı-koca (ev hanımı, orman mühendisi) olmak üzere 68’i (%9,11) kadın, 71’i (%9,52) erkek toplam 139 (%18,63) olgunun S. scabiei ile enfeste olduğu saptandı. Altı yüz yedi (%81,37) olguda ise S. scabiei görülmedi. (Şekil 1, 2, 3) S. scabiei erkeklerde kadınlardan daha yüksek bulunmasına rağmen bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildi (X2=0,653, p>0,05).
Pozitif olguların 15’i (7K, 8E) bebek (0-1 yaş), altısı (K) çocuk (2-5 yaş), dokuzu (4K, 5E) ilkokul öğrencisi (6-10 yaş), 27’si (9K, 18E) orta öğretim/lise öğrencisiydi (11-20 yaş). Yirmi bir-otuz yaş grubu 26 olgunun biri asker (E), 25’inin (11K, 14E) ise biri Irak, biri Suriye uyruklu üniversite öğrencisiydi. Otuz bir-elli yaş olguların 15’i memur (8K, 7E), 51 yaş üzeri 41 olgunun ise 27’si emekli, 14’ü ev hanımıydı (23K, 18E).
S. scabiei olgularımızın 74’ünün (%9,91) el (bilek, parmak arası, parmak ucu, avuç içi), 45’inin (%6,03) karın, 19’unun (%2,54) bacak (uyluk, ayak tabanı) ve birinin (%0,13) penis bölgelerindeki lezyonlardan saptanmıştır.
Yaşa göre olgu sayılarının dağılımına bakıldığında; en yüksek oranda 11-30 yaş grubunda 53 (%7,1) ve 51 yaş üzeri (%5,49) hastalarda görülmüştür. S. scabiei’nin yaş, cinsiyet ve vücutta saptandığı bölgelere göre dağılımı Tablo 1’de görülmektedir.
Çalışmada; yılın bütün aylarında S. scabiei görülmesine rağmen Ağustos (7/41) ve Eylül (8/60) aylarında en düşük, Kasım (18/75) ve Nisan (18/56) aylarında ise en yüksek, aynı şekilde 2017 (13/103) ve 2014 (11/76) yıllarında olgu sayısının en düşük, 2018 (26/33) ile 2012 (10/49) yıllarında ise en yüksek olduğu görülmüştür. S. scabiei olgularının yıllara ve aylara göre dağılımı Tablo 2’de görülmektedir.
TARTIŞMA
Tıp tarihinde önemli bir yeri olan ve 1687’de nedeni bilinen ilk insan hastalığı olarak tanımlanan uyuz (scabies), günümüzde dünyanın her yerinde yaklaşık 300 milyon kişinin yakalandığı bulaşıcı bir hastalıktır (5-7). Enfestasyonun kaynağı parazitli insanlardır. Bulaşma bu insanlarla yakın temas, kıyafet ve çamaşırların ortak kullanımı ve cinsel yolla olmakta, ev ve aile hastalığı olarak bilinmektedir. Her evrim dönemi bulaştırıcı olup olumsuz yaşam koşullarında (açlık, deprem, savaş vb.) daha kolay yayıldığı, gecikmiş tanının okul, hastane, kışlalar, huzur evleri gibi toplu yaşanan yerlerde salgınlara neden olabileceği, mevsimsel olarak sonbahar ve kış aylarında birlikte yaşam olasılığı arttığı için daha sık görüldüğü bildirilmiştir (2,3,8,9).
Konuyla ilgili ülkemizde az sayıda çalışma bulunmaktadır. Yilmaz ve ark. (10) Elazığ’da üç ilköğretim okulu öğrencilerinde ektoparazit ve bağırsak parazitlerinin sıklığını araştırmak amacı ile yaptıkları çalışmalarında muayene ettikleri öğrencilerin hiç birinde scabies tespit etmemişlerdir. Özcan ve ark. (11) Malatya merkez ilköğretim okullarında pediculosis ve scabies yaygınlığını araştırmak üzere yaptıkları bir çalışmada 9,808 öğrenciden beşi kız, üçü erkek toplam sekizinde (%0,08), Ciftci ve ark. (12) Afyon’da anaokulu öğrencilerinde yapmış oldukları çalışmada 1,134 öğrencinin beşinde (%0,4) S. scabiei saptamışlardır. Karaman ve ark. (13) yaptıkları çalışmalarında Ordu il Sağlık Müdürlüğü verilerini retrospektif olarak değerlendirmişler, buna göre 1,556’sı kadın, 1,152’si erkek toplam 2,708 kişide S. scabiei bildirmişlerdir. Çetinkaya ve ark. (14) Ocak 2006 ile Nisan 2017 tarihleri arasında Kayseri Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne bildirilen scabies olgularını retrospektif olarak değerlendirdikleri çalışmalarında 3,908 scabies olgusu saptadıklarını kadınlarda olgu sayısının daha yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Yazar ve ark. (8) Kayseri’de yaptıkları çalışmada, üniversite hastanesine başvuran uyuz ön tanılı hastaların yedi yıllık verilerini retrospektif olarak değerlendirmiş, uyuz ön tanılı 48 hastanın beşi (%10,41) erkek, üçü (%6,25) kadın toplam sekizinde (%16,7) S. scabiei pozitif bulmuşlardır. Önlen ve ark. (15) Hatay’da yaptıkları çalışmalarında 7-15 yaşları arasında toplam 3,935 öğrenciden 11’i erkek sekizi kız 19’unda scabies tespit ettiklerini bildirmişlerdir. Metin ve ark. (16) Van’da yaptıkları retrospektif çalışmalarında dört yıllık sürede polikliniğe başvuran hastalardan %4,77’sinin S. scabiei ile enfeste olduğunu saptamışlardır.
Bu çalışmada, uyuz ön tanısı alarak laboratuvarımıza başvuran 746 hastadan 68’i (%9,11) kadın, 71’i (%9,52) erkek toplam 139 (%18,63) olguda S. scabiei saptanmıştır. S. scabiei en yüksek oranda 11-30 yaş grubu (n=53) ve 51 yaş üzeri (n=41) hastalarda görülmüştür. Eller (n=74) ve karın (n=45) lezyonları enfestasyonun en fazla saptandığı bölgeler olup erkeklerde (n=71) kadınlardan (n=68) daha yüksek bulunmuştur. Gençlerde sosyal aktivite ve yakın ilişkiler, erişkinlerde cinsel yol, yaşlı ve yalnız yaşayanlarda ise bakımsızlık ve kötü hijyen enfestasyon yaygınlığının nedeni olarak açıklanabilir. S. scabiei tanısı için eller tutulumun en çok olduğu bölgeler olup öncelikle incelenmelidir. Örnek yüzeysel değil derin kazınmalı ve deneyimli kişilerce bakılmalı, görülmediğinde 3-5 gün sonra tekrarlanmalıdır. Çalışmamızda yılın tüm aylarında S. scabiei saptanmıştır. Kasım ve Nisan aylarında en yüksek oranda görülmüştür (bu aylar arası ilimizde ısıtma sistemlerinin mevsimsel zorunluluk nedeniyle en çok kullanıldığı aylardır). Kasım-Nisan ayları arasındaki olgu sayısı Mayıs-Ekim ayları arasındaki olgulardan daha yüksek bulunmuştur. Çalışmamızda, S. scabiei benzer çalışmalar yapan Yazar ve ark. (8), Önlen ve ark. (15) ile Metin ve ark.’ndan (16) yüksek bulunmuştur. Yazar ve ark. (8) ile Önlen ve ark.’nın (15) yaptıkları çalışmalarda erkeklerde kadınlardan daha yüksek oranda S. scabiei saptamaları çalışmamız ile uyum göstermektedir.
SONUÇ
Scabies dünyada ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Erken tanı, hijyen, korunma ve kontrol önlemlerinin erken alınmasının etken ve salgınların önlenmesindeki önemi büyük olup, toplumun bu yönde daha çok bilgilendirilmesinin yararlı olacağı kanısındayız.
* Etik
Etik Kurul Onayı: Retrospektif çalışma.
Hasta Onayı: Retrospektif çalışma.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
* Yazarlık Katkıları
Konsept: A.Y., M.Y., Dizayn: A.Y., M.Y., Veri Toplanma veya İşleme: A.Y., M.Y., Analiz veya Yorumlama: A.Y., M.Y., Literatür Araması: A.Y., M.Y., Yazan: A.Y., M.Y.
Çıkar Çatışması: Yazarlar herhangi bir çıkar çatışması bildirmemişlerdir.
Finansal Destek: Yazarlar bu çalışma için finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.