Özgün Araştırma

Endoskopi ve Kolonoskopi Yapılan Hastalarda Entamoeba histolytica, Giardia intestinalis ve Cryptosporidium spp. Varlığının Araştırılması

10.4274/tpd.galenos.2022.30502

  • Mehmet Tugay Eren
  • Serpil Değerli
  • Özlem Yönem

Gönderim Tarihi: 29.12.2021 Kabul Tarihi: 24.06.2022 Turkiye Parazitol Derg 2022;46(4):281-287 PMID: 36444402

Amaç:

Bu çalışmada, farklı ön tanılarla endoskopi ve/veya kolonoskopi yapılan hastalardan işlem sırasında alınan örneklerde ve aynı hastaların dışkılarında Entamoeba histolytica, Giardia intestinalis ve Cryptosporidium spp.’nin varlığının ELISA ve direkt mikroskobi yöntemleri ile araştırılması amaçlanmıştır.

Yöntemler:

Endoskopi yapılan 49, kolonoskopi yapılan 39 hasta olmak üzere toplam 88 hastadan endoskopik ve kolonoskopik yıkama/sürüntü materyali ve ayrıca aynı hastalardan dışkı örnekleri alınmıştır. Alınan tüm örnekler parazitoloji laboratuvarına aynı gün getirilerek direkt mikroskobik incelemeleri yapılmış, ELISA uygulanıncaya kadar -20 °C’de saklanmıştır.

Bulgular:

Tüm örnekler direkt mikroskobi ve ELISA yöntemi ile incelenmiştir. ELISA yöntemiyle yapılan incelemelerde; dışkı örneklerinin, 2’sinde (%2,3) E. histolytica, 4’ünde (%4,5) ise G. intestinalis saptanmıştır. Kolonoskopi yapılan hastaların kolonoskopik yıkama/sürüntü örneklerinin 6’sında (%6,8) G. intestinalis, 1’inde (%1,1) Cryptosporidium spp. saptanmıştır. Kolonoskopi yapılan hastaların dışkı örneklerinin hiçbirinde ve endoskopik yıkama/sürüntü örneklerinde ELISA ile parazit varlığı saptanmamıştır. Direkt inceleme yöntemiyle dışkı ve yıkama/sürüntü örneklerinde parazit saptanmamıştır. Endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalardan alınan yıkama/sürüntü örneklerinde G. intestinalis görülme durumu istatistiksel olarak karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Endoskopi yapılan hastaların dışkılarında G. intestinalis görülme durumu karşılaştırıldığında cinsiyetler arasındaki fark önemli bulunmuştur (p<0,05).

Sonuç:

Gastrointestinal şikayeti olan, ve endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalarda direkt mikroskobi ile dışkı incelemesi ile parazit varlığının araştırılması yetersiz kalabilmektedir. Dışkı örneğinin direkt incelemesinin yanında endoskopi ve kolonoskopi işlemi sırasında kolayca alınabilecek yıkama/sürüntü materyallerinde parazit antijenlerinin araştırılmasının tanı koymada gerekli ve önemli olduğu düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: ELISA, endoskopi, kolonoskopi, Entamoeba histolytica, Giardia intestinalis, Cryptosporidium spp.

GİRİŞ

Parazit hastalıkları gelişmekte olan tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de önemli sağlık sorunlarının başında gelmektedir (1). İklim, nüfus artışı, yetersiz ve kontamine su kaynaklarına bağlı olarak bazı bölgelerde bağırsak parazitlerine daha sık rastlanmaktadır (2). Genelde fekal-oral yolla bulaşan bu hastalıklarla mücadelede kişisel hijyen ve eğitim oldukça önemlidir (3). Dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birinin, bir veya birden fazla parazite konaklık ettiği ve bu insanların çoğunun da geri kalmış ülkelerde yaşadığı tahmin edilmektedir. İnsanlarda bulunan bağırsak parazitlerinin tanısı temel olarak dışkı, daha seyrek olarak da duedonal sıvı ve biyopsi örneklerinde parazitin çeşitli formlarının saptanmasına dayanmakta ve kullanılan direkt veya boyalı olarak dışkı mikroskopisinin birçok avantajı bulunmaktadır (4,5). Amoebiosis, Entamoeba histolytica’nın neden olduğu bir paraziter hastalık olup bağırsak ve bağırsak dışı amoebiosis olarak seyretmektedir. Bağırsak amoebiosisi sıklıkla asemptomatik olarak gözlenmekte ve ishalden dizanteriye kadar seyreden çeşitli semptomlara neden olabilmektedir. Parazit, insanın öncelikle kalın bağırsağına yerleşmekte ve kalın bağırsak mukozasına girerek kanlı mukuslu ishal tablosu şekillendirmektedir. Bağırsak dışı amoebiosis ise karaciğer, akciğer, beyin gibi diğer organlarada yerleşerek apse oluşumuna sebep olur (6). Giardiyoza çocuklarda çok fazla rastlanmakta ve uzun süreli olarak devam etmektedir. Reenfeksiyonlarla hastalığın yenilenmesi sindirim sisteminin çalışmasında ciddi sorunlara yol açmaktadır. Özellikle kırsal bölgelerde, giardiosisin neden olduğu sindirim ve beslenme bozukluklarına bağlı olarak malnütrisyon, malabsorbsiyon ve çocuklarda çok ağır seyreden zihinsel ve bedensel gelişim bozukluklarına yol açmaktadır (7). Cryptosporidiyoz, farklı genotipteki Cryptosporidium türlerinin insan ve hayvanlarda asemptomatik enfeksiyondan akut enterite kadar değişebilen semptomlara yol açtığı bilinen bir hastalıktır. İnsanlarda 1982 yılına kadar daha çok bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerin enfeksiyonu olarak bilinen cryptosporidiyozun, özellikle laboratuvar tanı yöntemlerinin gelişmesiyle bağışıklık sistemi sağlam bireylerde de görülebileceği ve hastalık oluşturabileceği belirlenmiştir. Cryptosporidiyoz insandan insana direkt temasla, su veya besin yoluyla, hayvanlarla temas yoluyla, hava yoluyla, toprak ve taşıyıcı konaklarla, indirekt yolla ve seksüel yolla bulaşabilir (8). Patojen E. histolytica ve apatojen E. dispar için en güvenilir ayırt edici tanı yine spesifik antijenlerin ELISA gibi yöntemlerle gösterilmesidir. Giyardiyozun ve Cryptosporidiyozun dışkı ve duodenal sıvının direkt mikroskobisi, ince bağırsak örnek ve biyopsilerinin incelenmesi ile tanı konur. Bu gibi geleneksel yöntemler hem zaman alıcıdır hem de deneyimli personele ihtiyaç gerektirir (9). Kist atımı düzenli olmadığı için, tek bir örnek incelenmesi ile %10-50 oranında yanlış sonuçlara yol açabilmektedir. Bu nedenle özgüllük ve duyarlılık yönünden yüksek olan spesifik antijen arama yöntemleri önem taşımaktadır. Bu amaçla en sık kullanılan yöntem ELISA yöntemidir (7).

Endoskopi, yemek borusu, mide ve oniki parmak bağırsağının rahatsızlıklarında, nedenin ortaya çıkarılması amacıyla yapılan oldukça etkin ve güvenilir bir yöntemdir. Kolonoskopi de anüsten geçilerek kalın bağırsağın bir kısmı (rektosigmoidoskopi) veya tamamı (total kolonoskopi) cihazın ucundaki kamera ile kalın bağırsağın iç yüzünün görüntüsü yüksek çözünürlüklü bir televizyon ekranına yansıtılmakta ve bu sayede iltihabi değişiklikler, ülserler, tümörler, polipler ve diğer patolojik durumların tanısı konulabilmektedir (10).

Bu çalışmada Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Gastroenteroloji Polikliniği’ne başvuran, farklı ön tanılarla endoskopi ve/veya kolonoskopi yapılan hastalardan, işlem sırasında alınan yıkama/sürüntü örneklerinde ve bu hastaların dışkılarında E. histolytica, G. intestinalis ve Cryptosporidium spp.’nin varlığının direkt mikroskobik inceleme ve ELISA yöntemi ile araştırılması amaçlanmıştır.


YÖNTEMLER

Örneklerin Toplanması

Çalışmanın yapılabilmesi için Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan gerekli izin (2017-12/02) alınmıştır.

Örnekler Ocak 2018-Mayıs 2018 tarihleri arasında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Polikliniği’ne farklı şikayetlerle başvuran ve endoskopi ve/veya kolonoskopi yapılması öngörülen, dışlama kriterlerine uygun olan gönüllü hastalardan alınmıştır. Son bir ay içinde antiparaziter ilaç kullananlar çalışma dışı bırakılmıştır. Çalışmaya yaşları 17-77 arasında değişen 49 endoskopi hastası ve 39 kolonoskopi hastası olmak üzere toplam 88 hasta alınmıştır. Çalışmaya alınan hastalara onam formu imzalatıldıktan sonra anket uygulanmıştır ve dışkı kutuları verilmiştir. Dışkı örnekleri hastalardan aynı gün veya ertesi gün toplanmıştır.

Gastroenteroloji endoskopi ve kolonoskopi ünitesinde yıkama/sürüntü örneklerinin alınması sırasında Olympus® ve Fujinon® cihazlarla çalışılmıştır. Endoskopi işlemi sırasında aspiratör devre dışı bırakılıp 10 cc steril serum fizyolojik cihazın işlem kanalından gönderilmiştir. Hemen ardından serum fizyolojik ile duodenal sıvı aspire edilmiş, ardından sitolojik fırça ile duodenum ikinci kıtadan sürüntü alınmıştır. Kolonoskopi ile hastanın ileum değerlendirilmesi ve çekum tabanı entübasyonundan sonra kolon distaline doğru lümenin ayrıntılı incelemesine devam edilmiştir. Retrofleksiyon ile işlem sonlandırılmadan önce rektum lümenine 10 cc steril serum fizyolojik cihazın işlem kanalından gönderilmiştir. Takiben verilen serum fizyolojik ile beraber rektal mukoza lümen sıvısı aspire edilmiştir. Aspire edilen sıvı cihazın kolektör kanalında toplanmıştır. Ayrıca sitoloji fırçası ile de rektum mukozasından sürüntü alınmıştır. Alınan her sürüntü örneğinden sonra, örnek toplama kabı sterilizasyon işleminden geçirilmiştir.

Örneklerin İncelenmesi ve Saklanması

Toplanan tüm örnekler aynı gün tıbbi parazitoloji anabilim dalı laboratuvarına getirilmiş ve öncelikle 88 dışkı örneğinin direkt nativ-Lugol incelemesi yapılmıştır. Direkt mikroskobik incelemesi yapılan, hastalardan alınan her bir dışkı örneği ve endoskopik/kolonoskopik yıkama/sürüntü materyali, 1,5 mL’lik 3 farklı eppendorfa bölünerek, ELISA yönteminin uygulanacağı güne kadar -20 °C’de saklanmıştır.

ELISA Yöntemi

Dışkı örneklerinde ve endoskopik/kolonoskopik yıkama/sürüntü materyallerinde, E. histolytica, G. intestinalis, Cyrptosporidium spp. antijenlerini belirlemek amacıyla, DRG® ELISA kitleri kullanıldı ve kit prosedürleri uygulandı.

İstatistiksel Analiz

Çalışmamızda elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 22.0 programına kaydedilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde 2,2 gözlü düzenlerde ve çok gözlü düzenlerde ki-kare testi ve Fisher’ın kesin ki-kare testi uygulanmıştır. Yanılma düzeyi p<0,05 olarak alınmıştır.


BULGULAR

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Polikliniği’ne Ocak 2018-Mayıs 2018 tarihleri arasında endoskopi ve/veya kolonoskopi ön tanılı olarak gelen hastalardan dışlama kriterlerine uygun olan gönüllü hastalar çalışmaya alınmıştır. Hastaların dışkı ve yıkama/sürüntü örnekleri direkt mikroskobik inceleme ve ELISA yöntemi ile incelenmiştir. Yıkama/sürüntü örneklerinin direkt mikroskobik incelemesinde herhangi bir paraziter etkene rastlanmamıştır.

Endoskopi yapılan hastalardan alınan dışkı örneklerinde ELISA yöntemiyle G. intestinalis görülme durumunun cinsiyete göre dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir. Endoskopi yapılan hastalardan alınan dışkı örneklerinde G. intestinalis görülme durumu cinsiyet yönünden istatistiksel olarak karşılaştırılmış ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,048, p<0,05).

Kolonoskopi yapılan hastalardan alınan dışkı örneklerinde, ELISA yöntemiyle, G. intestinalis görülme durumunun cinsiyete göre dağılımı Tablo 2’de özetlenmiştir. Kolonoskopi yapılan hastalardan alınan sürüntü örneklerinde G. intestinalis görülme durumunun cinsiyete göre dağılımı istatistiksel olarak karşılaştırıldığında kadınların %14,3’ü, erkeklerin %16,7’si pozitif olarak saptanmış, aradaki fark önemsiz bulunmuştur (p=0,590, p>0,05).

Endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalardan alınan yıkama/sürüntü örneklerinde ELISA yöntemiyle G. intestinalis görülme durumu Tablo 3’te özetlenmiştir. Buna göre, G. intestinalis görülme durumu istatistiksel olarak karşılaştırıldığında endoskopi yapılan hastalarda pozitiflik yokken, kolonoskopi yapılan hastalarda %15,4 pozitiflik saptanmış olup aradaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p=0,006, p<0,05).

Endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalardan alınan dışkı örneklerinde ELISA yöntemiyle G. intestinalis görülme durumu Tablo 4
te sunulmuştur. Endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalardan alınan dışkı örneklerinde G. intestinalis görülme durumu istatistiksel olarak karşılaştırıldığında endoskopi yapılan hastalarda %8,2 pozitif, kolonoskopi yapılan hastalarda ise pozitiflik saptanmamış olup aradaki fark istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur (p=0,126).

Endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalardan alınan dışkı örneklerinde ELISA ile E. histolytica görülme durumu; endoskopi hastalarında %4,1 pozitif, kolonoskopi hastalarında ise pozitif sonuca rastlanmamış olup, iki grup arasında fark istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur (p=0,715).

Endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalardan alınan sürüntü örneklerinde ELISA ile Cryptosporidium spp. görülme durumuna göre; endoskopi hastalarında %4,1 oranında pozitiflik görülürken, kolonoskopi hastalarında ise pozitiflik saptanmamış olup, iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur (p=0,443).

İşlem yapılan hastalar ve verilen rapor sonuçlarının saptanan parazite göre dağılım sonuçları Tablo 5’te özetlenmiştir. Buna göre endoskopi rapor sonucu olarak, E. histolytica saptadığımız hastalara Antral gastrit tanısı konulurken, G. intestinalis saptadığımız hastalara, Eroziv antral gastrit pangastrit lipom, antral gastrit tanısı konulmuştur. G. intestinalis saptadığımız ve kolonoskopi yapılmış hastalar da, dimünitif polip, hemoroid, irritabl bağırsak hastalığı ve Crohn hastalığı olarak raporlandırılmıştır.

Çalışmaya alınan 49 endoskopi ve 39 kolonoskopi hastası olmak üzere toplam 88 hastaya uygulanan anket sonuçları istatistiksel olarak değerlendirilmiş olup, Tablo 6’da özetlenmiştir. Anket sonuçlarına göre, endoskopi ve kolonoskopi hastalarının cinsiyet, ikametgah yeri, içme suyu kaynağı, 1 ay önce parazit tedavisi olma durumu, beslenme şekilleri, evcil hayvan besleme durumu, toprak yeme alışkanlığı yönünen karşılaştırılması sonucunda aradaki farkın istatistiksel olarak önemsiz olduğu bulunmuştur (p>0,05).

Endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalar arasında en fazla görülen şikayet endoskopi yapılan hastaların %47,7’si, kolonoskopi yapılanların %35,9’unda olmak üzere mide ağrısı olmuştur. Bu belirtiyi şişkinlik ve gaz yakınması, ishal, kansızlık ve mide yanması takip etmektedir. Çalışmaya alınan hastalarda görülen diğer şikayetlerin durumu Tablo 7’de özetlenmiştir.


TARTIŞMA

E. histolytica’nın neden olduğu amöbiyoz, dünyada en çok ölüme sebep olan parazit hastalıklardan biri olarak tanımlanmaktadır. Tropik ile subtropik bölgelerde görülme oranı %80’lere çıkabilmektedir. Amöbiyoz olgularının %85-90’ında semptomlar görülmeyebilir. Toplu yaşam alanlarında sıklıkla ve salgınlar halinde görülebilmektedir. Dünyada her yıl yaklaşık 600 milyon kişi E. histolytica ve mikroskobik olarak bu parazitten ayırt edilmesi zor olan E. dispar ile enfekte olmaktadır (6).

Malatyalı (11) tarafından yapılan çalışmada, Sivas’ta ilköğretim çağındaki çocuklarda dışkıda antijen taraması ile 1449 dışkı örneği, direkt inceleme ve Trikrome boyama ile incelenmiş olup, 22’sinde (%1,5) E. histolytica/dispar kistine rastlanmıştır. Ayrıca, protozoon kisti saptanan dışkı örneklerinin (E. histolytica/dispar, E. coli, B. hominis, G. intestinalis, I. butschlii) 86’sında, E. histolytica ELISA ile araştırılmış ve örneklerin hiçbirinde E. histolytica’ya ait spesifik yüzey adezinlerine rastlanmamıştır (11).

Bir diğer çalışmada, İstanbul’da 2009 yılında E. histolytica ve E. dispar ayrımını yapmak için multipleks polimeraz zincir reaksiyon (PZR) yöntemi kullanılmış ve sonuçlar ELISA ve mikroskopi sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. Mikroskopi ile pozitif olarak saptanan, kronik enflamatuvar bağırsak hastalığı olan 83 hastanın dışkı örneklerinden 48 tanesinin (%58) PZR yöntemi ile pozitif olarak bulunması mikroskopik tanı yönteminde E. histolytica’nın diğer Entamoeba türleriyle kolaylıkla karıştırabileceğini göstermektedir (12).

Babić ve ark. (13), 2016 yılında Bosna-Hersek’te enflamatuvar bağırsak hastalığında amebiyaz sıklığını araştırdıkları çalışmalarında, E. histolytica/dispar, toplam 119 olgunun 19’unda (%16,0) görülmüştür. Gastrointestinal şikayetleri olmayan 119 kişiden 2’sinin (%1,7) dışkılarında E. histolytica/dispar olduğu tespit edilmiştir (13).

Bizim çalışmamızda Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Polikliniği’ne Ocak 2018-Nisan 2018 tarihleri arasında 49 endoskopi, 39 kolonoskopi olmak üzere toplam 88 hastadan yıkama/sürüntü ve dışkı örnekleri alınmıştır. ELISA yöntemiyle, E. histolytica, endoskopi yapılan hastaların 2’sinin (%4,1) dışkısında bulunurken, kolonoskopi yapılan hastaların yıkama/sürüntü örneklerinde saptanmamıştır.

G. intestnalis’in neden olduğu giardiasis tüm dünyada görülmekle birlikte, gelişmekte olan ülkelerde daha sık rastlanmaktadır. G. intestinalis gastrointestinal şikayetler sebep olduğu gibi çoğunlukla sessiz seyredebilmektedir. Genellikle insanda ince bağırsak, duodenum, jejenumun üst kısmında ve nadiren safra yollarında ve safra kesesine yerleşerek bazı sindirim bozukluklarına neden olmaktadır (6,13). Bizim çalışmamızda, endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalar arasında en fazla görülen şikayet endoskopi yapılan hastaların %47,7’si, kolonoskopi yapılanların %35,9’unda olmak üzere mide ağrısı olmuştur. Bu belirtiyi şişkinlik ve gaz yakınması, ishal, kansızlık ve mide yanması takip etmiştir.

Yağcı ve ark.’nın (14) 2012 yılında yaptığı çalışmada, G. intestinalis’in tanısı için dışkı örneklerinde antijen aramaya dayanan ELISA, DFA ve direkt mikroskobi yöntemleri karşılaştırılmış, ELISA ve DFA yöntemlerinin rutin tanıdaki yerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne akut, kronik ishal yakınmaları ile başvuran toplam 150 hastadan alınan dışkı örneklerinin incelenmesi sonucu 22’sinde (%14,7) direkt mikroskopi ile G. intestinalis kist/trofozoitleri belirlenmiş, bu örneklerin tümünde ELISA ve DFA ile pozitif sonuç alınmıştır. Direkt mikroskobide G. intestinalis belirlenemeyen 128 dışkı örneğinin 6’sında (%4,68) ELISA, 4’ünde (%3,12) DFA ile G. intestinalis antijenini saptamışlardır (14).

Zylberberg ve ark. (15) çalışmalarında, 2008-2015 tarihleri ​​arasında patoloji laboratuvarına gönderilen duodenal biyopsi örneklerinde G. intestinalis görülme durumunu araştırmışlardır. Kayıt altına alınan %66’sı kadın, %34’ü erkek olan toplam 432.384 hastanın biyopsi örnekleri retrospektif olarak incelendiğinde, erkeklerde görülme oranının daha yüksek olduğu saptanmış ve cinsiyet arasındaki fark istatistiksel olarak karşılaştırıldığındaki aradaki fark anlamlı bulunmuştur. Ayrıca endoskopi endikasyonlarının hiçbirisinin giardiyaz ile anlamlı şekilde ilişkili olmadığı tespit edilmiştir (15).   

Benzer olarak bizim çalışmamızda da, endoskopi yapılan hastaların dışkılarında G. intestinalis görülme durumu cinsiyet yönünden karşılaştırıldığında, erkeklerde %16,7 iken kadınlarda hiç pozitif olgu saptanmamıştır. İki grup istatistiksel olarak karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0,05).

Fouad ve ark. (16), 2013 yılında Mısır’da, dispepsili hastalarda G. intestinalis’in varlığını araştırdıkları çalışmada, 87 kadın ve 33 erkekten oluşan 120 dispeptik hastadan endoskopi yolu ile mide ve duodenal biyopsi almışlardır. Bunun yanı sıra dışkı ve doudenal aspiratların parazitolojik incelenmesini yapmışlardır. Bu hastaların 19’unda G. intestinalis saptamışlardır (16).

Cyrptosporidiyoz, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde ishal ile kendini gösteren sağlıklı bireylerde ise kendiliğinden iyileşen bir seyir izleyen parazitozdur. Toplu yaşanılan yerlerde, hayvancılıkla uğraşanlarda ve hayvanlar ile yakın temasta olan bireylerde, nemli ve sıcak mevsimlerede sık olarak görülmektedir. Özellikle su kaynakları aracılığıyla insana bulaşmakta ve salgınlara sebep olmaktadır (17).

Çeliksöz ve Çelik (18), 2003 yılında yaptığı çalışmada 91 ishalli, 7 malnütrisyonlu ve 3 gastroenterit ve malnütrisyonlu olmak üzere toplam 101 dışkı örneğini Cryptosporidium spp. sıklığını belirlemek için modifiye Kinyoun’un asit fast ve Giemsa yöntemiyle boyayarak incelemişlerdir. Cryptosporidium ookistleri 91 gastroenteritlinin 18’inde (%19,8), 7 malnütrisyonlu çocuğun 2’sinde (%28,6) görülürken 3 gastroenterit ve malnütrisyonlu çocuğun hiçbirinde görülmemiştir. Yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde; 0-5 yaş grubunda %15,9, 6-10 yaş grubunda %8,3, 11-15 yaş grubunda %12,5, 16-20 yaş grubunda %50, 21-25 yaş grubunda %33,3, 26-30 yaş grubunda %33,3, 31-35 yaş grubunda %50, 36-40 yaş grubunda %33,3 ve 41 ve üzerindeki yaş grubunda ise %7,7 oranında Cryptosporidium spp. saptanmıştır (18). Bizim çalışmamızda, endoskopi yapılan hastalardan alınan dışkı örneklerinde 17-35 yaş arasında %7,7, 36-54 yaş arasında %5, 55-77 yaş arasında %12,5 pozitif saptanmış olup aradaki fark istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur (p=0,715). Kolonoskopi hastalarından alınan sürüntü örneklerinde 17-35 yaş %0, 36-54 yaş %15,4, 55-77 yaş %21,1 pozitif saptanmış olup istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur (p=0,462).

Saleh ve ark. (19) tarafından, açıklanamayan gastrointestinal semptomlu olup, endoskopi yapılan 160 çocuk ve 90 kontrol grubu olmak üzere toplam 250 çocukta, direkt mikroskobik inceleme ve ELISA koproantijen yöntemiyle dışkıda G. intestinalis varlığı araştırılmıştır. Ayrıca bu hastaların için duodenal biyopsileri de incelenmiştir. Hastaların direkt dışkı incelemesi sonucu, %23,8’inde G. intestinalis, %37,5’inde koproantijen pozitif saptanmıştır. Endoskopik duodenal biyopsilerde hastaların %5’inde çeşitli patolojik değişikliklere ek olarak G. intestinalis trofozoitleri saptanmıştır. Koproantijen tespiti ile teşhis, %90,9’luk bir duyarlılıkla mikroskobik dışkı incelemesinden daha üstün olarak saptanmıştır. Duodenal biyopsi incelemesi, daha az olguda enfeksiyonu doğrulamıştır (19).

Dışkı incelemeleri negatif ancak şüphe yüksek olduğunda, önerilen tek alternatif tanı stratejisi duodenal aspirat mikroskopisi dışında, bir duodenal biyopsi örneğinden tesadüfen G. intestinalis teşhisi konan olgular da bulunmaktadır (20,21).

Gastrik veya duodenal biyopsi alınması, patolojiyi saptamak ve doğru tanıya ulaşmak için değerli bir araç olabilir ancak bu süreç, anestezi ve prosedürel komplikasyon riski taşıyabilir (19). Bizim çalışmamız sonucunda, biyopsiye gerek kalmadan kolayca alınabilecek yıkama/sürüntü örneklerinde parazitlerin varlığının antijen saptama yöntemleriyle hızlı ve doğru şekilde konulabileceği gösterilmiştir.

Gastrointestinal sistemin paraziter enfeksiyonları, tedavi edilmeyen hastalarda ciddi morbiditeye ve hatta ölüme yol açmaktadır. Bazı durumlarda endoskopi, bu enfeksiyonların teşhisi ve tedavisi için tek olası seçenek olabilmektedir. Azab ve ark. (22), gastrointestinal sistemin paraziter enfeksiyonları sırasında patolojik değişikliklerinin tanımlanmasında endoskopinin rolünü aydınlatmayı amaçlamıştır ve sonuç olarak endoskopik inceleme, kronik paraziter hastalıklar sırasında patolojik değişikliklerin saptanmasında ve ayırıcı tanısında önemli bir tanı seçeneği olarak kabul edilebileceği vurgulanmıştır.


SONUÇ

Çalışmamızda endoskopi ve kolonoskopi yapılan 88 hastanın dışkısında ELISA ile Cryptosporidium spp. varlığı araştırılmış, kolonoskopi yapılan hastaların sürüntü materyalinde 1 (%2,6) pozitiflik saptanmıştır.

Endoskopi yapılan hastalardan alınan sürüntü örneklerinde, ELISA yöntemi ile araştırdığımız üç parazitten herhangi birine rastlanmamıştır. Endoskopi yapılan hastaların dışkı örnekleri aynı yöntemle incelendiğinde ise, 2’sinde (%2,3) E. histolytica, 4’ünde (%4,5) G. intestinalis saptanmıştır. Kolonoskopi yapılan hastaların sürüntü örneklerinin ELISA ile incelenmesi sonucunda, 6’sında (%6,8) G. intestinalis, 1’inde (%1,1) Cryptosporidium spp. pozitifliği saptanmıştır. Kolonoskopi yapılan hastaların dışkı örneklerinin ELISA yöntemi ile incelenmesi sonucunda parazit saptanmamıştır.

ELISA ile, endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastaların yıkama/sürüntü örneklerinde G. intestinalis görülme durumu açısından karşılaştırıldığında iki grup arasındaki fark önemli bulunmuştur (p<0,05). Endoskopi yapılan hastaların dışkı örneklerinde aynı yöntemle, G. intestinalis görülme durumu, cinsiyet açısından istatistiksel olarak karşılaştırıldığında aradaki fark önemli bulunmuştur (p<0,05).

Endoskopi ve kolonoskopi yapılan hastalarda parazit varlığının araştırılması için, yalnızca direkt dışkı incelemesi yapılması tek başına yetersiz kalabilmektedir. Bu çalışmada, kolonoskopi yapılan ve yıkama/sürüntü örnekleri incelenen 6 hasta da G. intestinalis ELISA yöntemi ile saptanmasına rağmen, aynı hastaların dışkı örneklerinin mikroskobik incelenmesinde parazit görülmemiştir. Bu durum bize, kolonoskopi ve endoskopi işlemi esnasında alınabilecek basit bir yıkama ve sürüntü örneğininin parazit varlığının ortaya konmasında çok etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca kolonoskopi yapılan başka bir hastanın sürüntü örneğinde ELISA yöntemiyle Cryptosporidium spp. tespit edilirken, hastanın kolonoskopi raporu “Crohn hastalığı şüpheli” olarak verilmiştir. Benzer klinik belirtiler verebilen bu iki hastalığın tanısını doğru şekilde koyabilmek, işlem sırasında alınabilecek yıkama/sürüntü örneğinde parazit antijeni varlığının ELISA ile araştırılmasıyla mümkün olabilecektir.

Parazit hastalıklarından şüphelenildiği durumlarda, standart dışkı inceleme yöntemlerinin yanı sıra, endoskopi ve kolonoskopi işlemi sırasında alınacak olan yıkama/sürüntü örneklerinin, mikroskobi ve antijen arama yöntemleriyle parazitolojik açıdan incelenmesinin önemli ve doğru tanı koymada yardımcı olabileceği kanısına varılmıştır.

*Etik

Etik Kurul Onayı: Çalışmanın yapılabilmesi için Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan gerekli izin (2017-12/02) alınmıştır.

Hasta Onayı: Alınmıştır.

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

*Yazarlık Katkıları

Cerrahi ve Medikal Uygulama: Ö.Y., Konsept: M.T.E., S.D., Dizayn: M.T.E., S.D., Ö.Y., Veri Toplama veya İşleme: M.T.E., Analiz veya Yorumlama: S.D., Literatür Arama: M.T.E., Yazan: M.T.E., S.D.

Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.

Finansal Destek: Bu çalışma Cumhuriyet Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri kapsamında, T-768 no’lu proje olarak desteklenmiştir.


  1. Çeliksöz A, Demirtaş S, Sümer Z, Özçelik S, Saygı G. Sivas SHÇEK çocuk yuvasındaki çocuklarda bağırsak parazitlerinin incelenmesi. Turkiye Parazitol Derg 1997; 21: 45-7.
  2. Kucik CJ, Martin GL, Sortor BV. Common intestinal parasites. Am Fam Physician 2004; 69: 1161-8.
  3. Kaya S, Demirci M, Demirel R, Cicioğlu Arıdoğan B, Öztürk M, Şirin C. Isparta şehir merkezinde bağırsak parazitleri prevalansı. Turkiye Parazitol Derg 2004; 28: 103-5.
  4. Kappus KK, Juranek DD, Roberts, JM. Results of testing for intestinal parasites by state diagnostic laboratories, United States, 1987. MMWR CDC Surveill Summ 1991; 40: 25-46.
  5. Tanyuksel M, Petri, WA. Laboratory diagnosis of amebiasis. Clin Microbiol Rev 2003; 16: 713-29.
  6. Özcel MA, Özbel Y, Ak M. Özcel›in Tıbbi parazit hastalıkları. Türkiye Parazitoloji Derneği 2007; 279-382.
  7. Garcia LS, Bruckner DA. Diagnostic medical parasitology. Washington: DC; 2001; 131-5.
  8. Ramirez NE, Ward L A, Sreevatsan S. A review of the biology and epidemiology of cryptosporidiosis in humans and animals. Microbes and Infection 2004; 6: 773-85.
  9. Duque-Beltrán S, Nicholls-Orejuela RS, Arévalo-Jamaica A, Guerrero-Lozano R, Montenegro S, James, M A. Detection of Giardia duodenalis antigen in human fecal eluates by enzyme-linked immunosorbent assay using polyclonal antibodies. Mem Inst Oswaldo Cruz 2002; 97: 1165-8.
  10. Gastrointestinal Sistem Endoskopisi. Erişim Adresi: URL: https://turkcer.org.tr/files/publications/86/fbd58fceed748112cd1a7911d8df70df.pdf
  11. Malatyalı E. Yüzey Adezinlerine Spesifik Elısa İle Entamoeba histolytica’nın Ayırıcı Tanısı ve Kültür Koşullarının Optimizasyonu. Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yüksek lisans tezi. 2009; 26-51.
  12. Okaygün E. Multipleks PCR Yöntemiyle Dışkıda Entamoeba histolytica/ Entamoeba Dispar Ayrımının Yapılması. İstanbul Üniversitesi Yüksek lisans tezi. 2009; 8-22.
  13. Babić E, Bevanda M, Mimica M, Karin M, Volarić M, Bogut A, et al. Prevalence of amebiasis in inflammatory bowel disease in University Clinical Hospital Mostar. Springerplus 2016; 5: 1586.
  14. Yağcı Ş, Takmaz, S, Ekşi F, Balcı İ, Özen D. Comparison of direct microscopy, ELISA and direct fluorescent antibody methods for detection of Giardia intestinalis in human fecal specimens. Turkiye Klinikleri J Med Sci 2013; 33: 1308-15.
  15. Zylberberg HM, Green PH, Turner KO, Genta RM, Lebwohl B. Prevalence and predictors of Giardia in the United States. Dig Dis Sci 2017; 62: 432-40.
  16. Fouad SA, Esmat S, Basyoni MM, Farhan MS, Kobaisi MH. Molecular identification of Giardia intestinalis in patients with dyspepsia. Digestion 2014; 90: 63-71.
  17. Dağ A. Şanlıurfa Yöresinde İmmunsuprese Hastalarda Cryptosporidıum spp. Sıklığının Kinyoun Asit-Fast Boyama Ve ELISA Yöntemleri İle Araştırılması. Harran Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü 2010; 8-45.
  18. Çeliksöz A, Çelik S. Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi›nde gastroenteritli ve malnütrisyonlu hastalarda Cryptosporidium spp. araştırması. Turkiye Parazitoloji Derg 2003; 27: 2146-3077.
  19. Saleh NE, Sharaf HM, Elnemr HI, Elzeiny SM, Ali KM, Nabih N. Intestinal Giardiasis in Children Undergoing Upper Endoscopy for Unexplained Gastrointestinal Symptoms: Implication for Diagnosis. Fetal Pediatr Pathol 2022.
  20. Kalas MA, Alduaij A, Alkhatib AA. Incidental Diagnosis of Duodenal Giardiasis. Cureus 2021; 13: e15499.
  21. Groudan K, Gupta K, Chalhoub J, Singhania R. Giardia lamblia Diagnosed Incidentally by Duodenal Biopsy. J Investig Med High Impact Case Rep 2021; 9: 23247096211001649.
  22. Azab HMM, Bayoumy AMS, Zaalouk TK, El-Zeheiry YZ, El-Dein EMM. Endoscopic procedure as a diagnostic tool for intestinal parasitic pathological changes. Parasitol Res 2022; 121: 245-54.